Başkanlık Parlamenter Sisteme Karşı: Kurumlar ve Ekonomik Performans – Gülçin Özkan


Kurumların kaliteli, demokratik yapının güçlü, özgürlüklerin geniş ve bireylerin yönetime katılımının yüksek olduğu ülkelerde ekonomik performans daha güçlü.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçimine bir hafta kaldı ve bu seçimin sonucu, ülkenin hangi hükümet sistemiyle yönetileceğini belirleyecek. Seçimi iktidar kazanırsa yoluna başkanlık sistemiyle devam edecek. Öte yandan muhalefet blokunun en önemli vaadi güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş. Yakın dönemde seçmenlere bu kadar keskin iki alternatif sunulan başka seçim olmadı.

“En doğru hükümet sistemi hangisidir?”, en az 19. yüzyıldan bu yana siyaset bilimcileri, düşünürleri ve devlet görevlilerini meşgul eden bir soru (Bagehot, 1867; Wilson, 1885). Arada hibrit formüller olsa da en önemli iki alternatif başkanlık rejimi ve parlamenter sistem. Bugün dünyada parlamenter sistemle yönetilen ülke sayısı daha fazla ama başkanlık rejimleri -özellikle ABD ve Rusya gibi yüzölçümü büyük ülkelerin bu kategoride olması nedeniyle- daha geniş bir coğrafyada temsil ediliyor.

Anayasa değişiklikleri seyrek aralıklarla gerçekleşiyor ama bazı dönemlerde sistem reformları birçok ülkede eş zamanlı gözlemleniyor. Örneğin 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla serbest kalan birçok Doğu Avrupa ülkesinin yeni rejim seçimi gibi. Yine benzer bir şekilde 1990’lar, önceki on yıllar boyunca siyasi istikrarsızlık ve darbelerle sarsılan Latin Amerika ülkelerinde de yeni rejim arayışlarına zemin oluşturan bir zaman dilimi oldu (Carey, 2014).

Bu dönemdeki yoğun “doğru rejim” arayışları üzerine yapılan araştırmalar, hangi rejimin demokratik istikrar açısından daha tercih edilebilir olduğu konusuna odaklandı (Mainwaring, 1990; Shugart ve Carey, 1992; Linz, 1994; Stepan ve Skach, 1993; Cheibub vd., 2004). Bu çabaların sonucu ortaya çıkan birçok çalışma başkanlık rejimlerinin doğurduğu ciddi istikrarsızlık sorunlarına dikkat çekiyordu. Gerçekten de rejim istikrarı ve demokratik devamlılık gösteren tek başkanlık rejiminin ABD olduğu yaygınlıkla kabul ediliyor. Devamlılık ve istikrar sergileyen diğer iki başkanlık rejimi Fransa ve Finlandiya ama ikisi de parlamenter sistemin özelliklerini de gösteren hibrit sistemler (Cheibub vd., 2004).

Şekil 1. Başkanlık ve parlamenter sistemlerde kişi başı milli gelir ve enflasyon, 1960-2020.

(a) Medyan TÜFE Enflasyon

(b) Medyan ve Çeyreklik TÜFE Enflasyonu

Kaynak: McManus & Ozkan, 2023.

Siyasi istikrarsızlık tabii ki parlamenter sistemlerde de gözleniyor ama Hindistan gibi hem etnik hem de dini fay hatlarında ciddi bir kutuplaşma barındıran bir ülkede bile parlamenter sistem kriz çözümlerinde etkili olabiliyor (Tsebelis, 1995; Lijphart, 2004; Murphy, 2020).

Hangi Rejimin Ekonomik Performansı Daha İyi?

Ekonomik performans açısından bu iki rejimi karşılaştırabilir miyiz? 2016 yılında 119 ülkenin verilerini kullanarak yaptığımız bir araştırma bu soruya çok açık bir cevap sunuyor (McManus ve Ozkan, 2018). Başkanlık rejimlerinin ekonomik performansı, parlamenter sistemlere kıyasla sistematik olarak kötü ve aradaki fark istatistiki ve ekonomik olarak büyük. Böyle bir karşılaştırmayı yapabilmek için önce ekonomik performans ölçütleri seçmemiz gerek. Örneğin, ülkeler arası karşılaştırmalarda en çok kullanılan enflasyon ve kişi başı milli gelir verilerine bakarak başlayabiliriz.

Şekil 1’de 1960-2020 arası dönemde başkanlık (siyah kesik çizgi) ve parlamenter sistemle (gri düz çizgi) yönetilen ülkelerde, solda kişi başı milli gelir, sağda ise enflasyon oranı gösteriliyor.

Soldaki panelden görüldüğü gibi tüm bu dönem boyunca medyan (ortanca) kişi başı milli gelir parlamenter sistemlerde başkanlık rejimlerinin hayli üzerinde seyretmiş. Örneğin, 2019 yılında kişi başı milli gelir parlamenter sistemlerde ortalama 24,659$ iken bu rakam başkanlık sistemlerinde sadece 5,204$ (2010 fiyatlarıyla) olarak gerçekleşmiş.

Bir başka ifadeyle, başkanlık rejimlerinde yaratılan her bir dolar kişi başı milli gelir için parlamenter sistemlerde 4.74$ üretilmiş. Yıllık bazda tanımladığımız bu “parlamenter sistem primi”, 1960-2020 döneminde en düşük 1.5$ ve en yüksek 7.5$ olarak gerçekleşmiş.

Şekil 1’de sağdaki panel de parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin enflasyon performansının da başkanlıkla yönetilenlerden -özellikle 1970-1990 küresel yüksek enflasyon döneminde- gözle görülür şekilde daha iyi olduğunu gösteriyor.

Şekil 2, yine çok önemli bir performans göstergesi olan gelir dağılımı verilerini görselleştiriyor.

Şekil 2. Başkanlık ve parlamenter sistemlerde Gini katsayısı, 1970-2020.

(a) Medyan Gini Katsayısı

Kaynak: McManus & Ozkan, 2023.

Şekil 2, gelir dağılımı için en sık kullanılan ölçüt olan Gini katsayısının -yüksek değerler gelir eşitsizliğine işaret ediyor- 1970-2020 arası değerini gösteriyor. Şekil 1’deki tabloyla tutarlı olarak, analiz edilen 50 yıllık dönemin tamamında gelir dağılımının başkanlık rejimlerinde kayda değer bir şekilde daha bozuk olduğu açıkça görülüyor.

Şekil 3, milli gelir ve gelir eşitsizliği sonuçlarını birleştirerek özet bir karşılaştırma sunuyor. Yatay eksen gelir eşitsizliği, dikey eksen ise kişi başı milli gelir değerlerini gösteriyor. Grafiği dört kısma bölen kesik çizgiler ise tüm ülke ortamala değerlerine karşılık geliyor. Şekilde her ülke bir nokta olarak yer alıyor, parlamenter rejimler siyah yıldızlarla, başkanlık rejimleri de gri toplarla işaretli.

Bu durumda yatay kesik çizginin üzerindeki ülkeler kişi başı milli gelir açısından ortalamanın üzerinde, dikey kesik çizginin sağında yer alan ülkeler ise gelir eşitsizliği ortalamasının üzerinde olan ülkeler. Doğal olarak, ideal kombinasyonu sol üst bölmede -ortalama üzeri milli gelir, ortalama altı gelir eşitsizliği- en kötü kombinasyonu ise sağ alt bölmede -ortalama altı milli gelir ve ortalama üstü gelir eşitsizliği- bulmak mümkün.

Şekil 3’ten açıkça görüldüğü gibi en iyi bölme çoğunlukla parlamenter rejimlerden, en kötü bölme ise baskın bir şekilde başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerden oluşuyor.

Başkanlık Rejimlerinin Ekonomik Sonuçları Neden Bu Kadar Kötü?

Başkanlık sistemlerinin ekonomik sonuçlarının neden bu kadar kötü olduğunu anlayabilmek için hükümet sistemlerinin hangi kanallar üzerinden ekonomik performansı etkilediğini analiz etmemiz gerek.

Bir ülkenin hükümet sisteminin ekonomik performans etkisi o sistemin hangi kurumlarla hayata geçirildiğiyle yakından ilgili. Bu kurumları siyasi ve yargı kurumları ve ekonomik kurumlar olarak ikiye ayırabiliriz (Şekil 4).

Başka bir ifadeyle, bir hükümet sisteminin ekonomik sonuçları bu sistemin bünyesinde yarattığı kurumların kalitesiyle belirlenir.

Bu durumda başkanlık ve parlamenter sistemlerin ekonomik sonuçlarını anlayabilmek için önce bu iki sistem altında kurumlarının kalitesini analiz etmemiz gerekir. Bu soru Routledge Yayınevi tarafından geçtiğimiz aylarda basılan McManus ve Ozkan (2023)’ın da konusu.

Parlamenter ve Başkanlık Sistemlerinde Demokrasi ve Kurumların Kalitesi

Şekil 5 ve sonraki şekillerde, yukarıda söz ettiğim 119 ülke için kurumların kalitesi, demokrasi düzeyi, bireysel

Şekil 3. Hükümet sistemleri, kişi başı milli gelir ve gelir eşitsizliği.

Kaynak: McManus & Ozkan, 2023.

özgürlükler ve yönetim kalitesi verileri sunuluyor. Her bir ölçüt için her iki sistemde -siyah dik kutular başkanlık, griler parlamenter sistem- ülkeler en düşükten en yükseğe beş kategoriye ayrılıyor.

Şekil 5’in sol panelinde demokratikleşme düzeyini gösteren “demokrasi düzeyi” değişkeni var. Düşük değerler otokratik rejimleri temsil ediyor, endeksin değeri yükseldikçe demokrasinin kalitesi de yükseliyor. Şekilde yatay eksenin sağına yaklaştıkça gri dikey kutuların baskın olması demokrasi düzeyi en yüksek olan ülkelerin büyük çoğunluğunun parlamenter sistemle yönetildiğine işaret ediyor.

Şekil 5’te sağdaki panel ise seçim demokrasisi endeksi, yine endeks değerinin artması seçimlerin daha demokratik bir altyapıda gerçekleştiğinin işareti. Soldaki panelden çıkardığımız sonuca benzer şekilde en demokratik seçimler parlamenter sistemlerde gözlemleniyor.

Şekil 6, yargı sistemiyle ilgili iki önemli ölçüt sunuyor. Panel (a) hukukun üstünlüğünü gösteren endeks. Bu endeks özellikle sözleşmelerin uygulanması, mülkiyet hakları, polis teşkilatı ve mahkemelerin işleyişi konularına duyulan güveni yansıtıyor.

Panel (b)’de yasama, yargı ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrılığının derecesi sunuluyor. Her iki panelden açıklıkla görüyoruz ki hem hukukun üstünlüğünün hem de kuvvetler ayrılığının en güçlü olduğu ülkeler yine parlamenter sistemle yönetilenler. Soldaki panelde siyah dikey kutuların yoğunlukla en solda öbeklenmesi de hukukun üstünlüğü konusunda en sorunlu ülkelerin başkanlıkla yönetilenler olduğuna işaret ediyor.

Panel (c)’deki veriler ise yargı kurumlarının bağımsızlığıyla ilgili ve yürütmenin mahkeme kararlarına ne kadar uyduğu ve

Şekil 4. Hükümet sistemleri ve ekonomik performans

yargının yürütmeden ne kadar bağımsız hareket edebildiğiyle ilgili bir ölçüt. Yine önceki sonuçlarla tutarlı olarak parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde yargı bağımsızlığı başkanlık rejimlerine göre tutarlı olarak yüksek.

Bir ülkenin demokrasi kalitesini o ülkedeki özgürlükler ortamını ele almadan değerlendirebilmek mümkün değil. Şekil 7 tam da bunu yapıyor. En soldaki panel ifade özgürlüğü, ortadaki basın özgürlüğü, en sağdaki ise sivil özgürlükler ve insan hakları düzeyini ölçen değerler sunuyor.

Yine açıkça göreceğimiz gibi hem ifade özgürlüğünde hem basın özgürlüğünde hem de insan haklarında en yüksek değerler parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde gözlemleniyor.

Demokrasi kalitesinin önemli boyutlarından biri de yönetim sisteminin ne kadar kapsayıcı olduğuyla ilgili. Veri setimizde “halkın sesi” diye adlandırabileceğimiz bir endeks var (Şekil 8, soldaki panel), bireylerin istedikleri yöneticileri seçebilme yetisine, örgütlenme özgürlüğüne ve basının hükümetten bağımsızlığına işaret ediyor.

Şekil 8’de sağdaki panel ise katılımcı demokrasi endeksi, bireylerin mahalli ve bölgesel yönetimlere ve sivil toplum örgütlerine katılabilme özgürlüğünü ölçüyor. Her iki panelden de görüleceği gibi halkın sesi ve kapsayıcılık boyutunda da yine parlamenter sistemle yönetilen ülkeler önde.

Kurumların kalitesiyle ilgili dikkate alacağımız son iki ölçüt hükümet etkinliği ve regülasyon kalitesi.

Şekil 9’da soldaki panelde gösterilen hükümet etkinliği endeksi kamu hizmetleri ve harcamalarının kalitesini ölçüyor. Sağdaki panelde sunulan regülasyon kalitesi ise özel sektörü destekleyici politikaların tasarlanması ve uygulanması konusundaki güven olarak tanımlanıyor.

(a) Demokrasi Düzeyi

(c) Seçim Demokrasisi

İki hükümet sistemi arasındaki sıralama yine aynı: Parlamenter sistemler her iki ölçüte göre de başkanlık rejimlerinden daha üstün sonuçlar sağlıyorlar.

Şekil 10 ise başkanlık ve parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin yolsuzluk kontrolü ve eğitim açısından nasıl ayrıştığını gösteriyor ve yine bulgular oldukça çarpıcı. Hem yolsuzluk kontrolü hem de eğitim seviyesi en düşük ülkeler başkanlık rejimlerinde gözlemlenirken, parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde tam tersi durum söz konusu.

Şekil 6. Başkanlık ve parlamenter sistemler, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargı.

(a) Hukukun Üstünlüğü                                                                                     

(b) Kuvvetler Ayrılığı    

(c) Yargı denetimi

Kaynak: McManus & Ozkan, 2023.

Yukarıda ayrıntılı bir şekilde başkanlık ve parlamenter sistemle yönetilen ülkelerdeki kurumların ve demokrasinin kalitesini karşılaştırdık ve parlamenter sistemin irdelediğimiz tüm ölçütlerde daha üstün olduğunu tespit ettik.

Bu veriler ve analiz ülkemizde parlamenter sistem nasıl yeniden tasarlanmalı sorusuna vereceğimiz cevabı da şekillendiriyor. Yeni güçlendirilmiş parlamenter sistem yüksek demokrasi temelinde, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı üzerine inşa edilmeli; ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğü konularında tüm kısıt ve kısıtlamaları ortadan kaldıran, katılımcı ve kapsayıcı demokrasiyi tüm ögeleriyle hayata geçiren yeni bir rejim olmalı.

Demokrasinin ve kurumların kalitesi ekonomik performansı etkiler mi?

Peki kurumların kalitesindeki bu fark ekonomiye nasıl yansıyor? Kurumların ekonomik performans üzerindeki etkileri başkanlık rejimlerinin ekonomik performansının neden bu kadar kötü olduğu konusuna odaklanan McManus ve Ozkan (2023) tarafindan irdeleniyor.

Sonuç yine gayet açık. Kurumların kaliteli, demokratik yapının güçlü, özgürlüklerin geniş ve bireylerin yönetime katılımının yüksek olduğu ülkelerde ekonomik performans daha güçlü. Bu ülkelerde üretilen milli gelir yüksek, enflasyon düşük, gelir dağılımı daha adil.

Kısacası kurumları ve demokrasiyi güçlendirmenin ciddi bir ekonomik primi var.

Şekil 7. Başkanlık ve parlamenter sistemler, ifade ve basın özgürlüğü, sivil özgürlükler ve insan hakları.

(i) İfade Özgürlüğü  

(f) Medya Özgürlüğü

(h) Sivil Özgürlükler

Kaynak: McManus & Ozkan, 2023.

Şekil 8. Başkanlık ve parlamenter sistemler, halkın sesi ve hesap verebilirlik, katılımcı demokrasi.

(e) Halkın Sesi ve Hesap Verebilirlik

(ı) Katılımcı Demokrasi

Kaynak: (McManus & Ozkan, 2023.)

Şekil 9. Başkanlık ve parlamenter sistemler, hükümet etkinliği ve regülasyon kalitesi.

 (j) Hükümet Etkinliği.

(k) Regülasyon Kalitesi

Kaynak: McManus & Ozkan, 2023.

Şekil 10. Hükümet sistemleri, yolsuzluk ve eğitim

(e) Yolsuzluk Kontrolü

(h) Eğitim

Kaynak: McManus & Ozkan, 2023.

Kaynaklar

Bagehot, W. (1867). The English Constitution, London.

Carey, J. (2014). ‘Presidentialism 25 years after Linz’, ‘Coalitional Presidentialism’ konferansinda acilis konusmasi, St Anthony’s College Oxford, 2 Mayis, 2014.

Cheibub, J.A., Przeworski, A. ve Saiegh, S.M. (2004). ‘Government coalitions and legislative success under presidentialism and parliamentarism’, British Journal of Political Science, 34(4), 565-

587. Lijphart, A. (2004). ‘Constitutional design for divided societies’, Journal of Democracy, 15(2), 96-109.

Linz, J. (1994). Presidential or parliamentary democracy: does it make a difference? J. J. Linz ve A.Valenzuela (Edt) The failure of presidential democracy (p.3-87). Baltimore: John Hopkins University Press.

Mainwaring, S. (1990). ‘Presidentialism in Latin America’, Latin American Research Review, 25(1), 157-179.

McManus, R. ve F.G. Özkan (2018). ‘Who does better for the economy? Presidents versus parliamentary democracies’ Public Choice, 176, 381-387.

McManus, R. ve F.G. Özkan (2023). Why are Presidential Regimes Bad for the Economy? Routledge, January 2023.

Murphy, J. (2020). ‘Parliaments and crises: challenges and innovation’, Parliamentary Primer 1, International Institute for Democracy and Electoral Assistance, Stockholm, 2020.

Shugart, M.S. and J. Carey. (1992). Presidents and Assemblies: Constitutional Design and Electoral Dynamics, Cambridge University Press.

Stepan, A. and Skach, C. (1993). ‘Constitutional frameworks and democratic consolidation: Parliamentarianism versus presidentialism’, World Politics, 46(1), 1-22.

Tsebelis, G. (1995). ‘Decision making in political systems: Veto players in presidentialism, parliamentarism, multicameralism and multipartyism’, British Journal of Political Science, 25(3), 289-325.

Wilson, W. (1885) Congressional Government, New York: Houghton Mifflin.

Son Notlar

* Bu çalışma, T24’te yer alan “Başkanlık rejimlerinde ekonomik performans neden bu kadar kötü?” (17 Nisan 2023) ve “Parlamenter sistem nasıl güçlendirilmeli?” (28 Nisan 2023) başlıklı yazılarımın birleştirilmiş ve düzenlenmiş halidir.

Bir cevap yazın