Geçmişten günümüze iktisatçılar, fizik bilimindeki gelişmelerden ilham almışlar ve fizik biliminin dünyayı yorumlama çabasının bir benzerini iktisadi olay ve olguları yorumlamada kullanmaya çalışmışlardır. Bu doğrultuda Klasik iktisadi düşüncenin kurucusu Adam Smith, klasik fizik anlayışının kurucusu kabul edilen Isaac Newton’un çalışmalarından açık bir şekilde etkilenmiştir. İktisadın bilimleşme sürecinde Klasik İktisat’ın Öklid geometrisinden; Neoklasik İktisat’ın termodinamik ve diferansiyel hesabından; Keynesyen İktisat’ın Einstein fiziği ve Riemann geometrisinden; Genel Denge İktisadı’nın Kuantum fiziğinden yararlandığı bilinmektedir (Sonüstün ve Gül, 2012: 36).
Fiziğin teorik yaklaşımları dışında, fen bilimleri arasında en gelişmiş hesaplama yöntemlerine sahip olması, iktisadın fizikteki gelişmelerden etkilenmesinin en temel sebebi olarak gösterilebilir. Bununla birlikte fizik eğitimi alıp iktisada katkı yapan önemli isimler de bulunmaktadır. Alphonse Quetelet (1796 – 1874), Leon Walras (1834 – 1910), Vilfredo Pareto (1848 – 1923) ve Robert Gibrat (1904 – 1980) eğitimleri itibariyle fizik veya mühendislik kökenli olup iktisada katkıda bulunmuşlardır (Roehner, 2010). Sonuç olarak, geçmişten günümüze fizik ve iktisat bilimleri karşılıklı etkileşimlerini sürdüregelmişler ve nihayetinde Ekonofizik ve Kuantum Ekonomisi kavramlarının doğmasını sağlamışlardır.
2.Ekonofİzİk Kavramının Ortaya Çıkışı
Ekonomi ile fiziğin etkileşimi oldukça eskiye dayanmakla birlikte, bu etkileşimin açık ifadesi olan Ekonofizik kavramının doğuşu oldukça yenidir. İlk Ekonofizik konferansları Hindistan ve Çin’de düzenlenmiştir. Özellikle Çin’in Fujian eyaletinde 1995 Ağustos’unda düzenlenen Kolkata Konferansı, kavramın oluşumunda oldukça önemlidir. Bu konferansta Eugene Stanley ‘Ekonofizik’ kavramını ilk kez kullanmıştır. Takip eden yıllarda Kolkata’da Ekonofizik alanında her sene konferans düzenlenmeye devam edilmiştir. Böylelikle disiplinlerarası yeni bir alan ortaya çıkmıştır (Roehner, 2010: 3). Ardından 1999 yılında R. Mantegna ve H.E. Stanley’in ‘Ekonofiziğe Giriş’ kitabı yayınlanmıştır (Daniel ve Sornette). Günümüzde ise Prof. Eugene Stanley başkanlığındaki Boston Okulu, ekonofizik alanının en etkili okulu sayılmaktadır (Roehner, 2010: 4).
Ekonofizik genel itibariyle, iktisadi ve finansal sistemlerin fiziğin gözlerinden görünüşüdür (Gingras ve Schinckus, 2012: 112). Ekonofizik, Lagrange metodu ve Brownian hareket gibi matematiksel modellerin kullanımıyla, ekonomik konuları modellemeye çalışır (Gingras ve Schinckus, 2012: 112) ve yeni bir paradigma ve disiplin olarak kabul edilmektedir (Gingras ve Schinckus, 2012: 109). Ekonofiziğin günümüzde ilgi gören alanı ise Kuantum Ekonomisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
3.Kuantum Fiziğinden Kuantum Ekonomisine
Kuantum Teorisi, elementlerin periyodik tablodaki yerlerini ve kimyasal tepkimelerin niçin meydana geldiğini açıklamaya çalışan bir teoridir. (McEvoy ve Zarate, 1996: 3). Kuantum fiziğinin temel ilkeleri şu şekilde sıralanabilir:
- Atom altı parçacıklar aynı anda birden fazla yerde bulunabilirler. Buna süper pozisyon denir.
- Atom altı parçacıklar uzay ve zamana bulaşan dalgalar gibi davranabilirler. Çift yarık deneyi sonucunda elektronların dalga ve parçacık olmak üzere iki özelliği gözlenmiştir.
- Atom altı parçacıklar birbirlerinden çok uzakta da olsalar birbirleri ile bağlantılı olabilirler.
- Atom altı parçacıklar tek bir kuantum durumunda bir araya gelip tek bir dalga fonksiyonuna uyabilirler. (Bose-Einstein Yoğunlaşması)
- Evrende her şey birbiri ile bağlantılıdır. Buna dolanıklık ilkesi adı verilir.
- Zamanın tersine simetrisi söz konusudur.
- Gözlemcinin deney sonucu üzerinde etkisi vardır. Bu etkiye gözlemcinin bilinci neden olur (McEvoy ve Zarate, 1996).
Tüm bu temel hipotezleriyle Kuantum Fiziği Klasik Fizik’le taban tabana zıt önermelerde bulunmaktadır. Klasik fiziğin temel varsayımlarını hatırlayacak olursak, Klasik Fiziğe göre;
- Evren, mutlak zaman ve uzay çatısı içinde kurulu dev bir makinedir.
- Newton sentezine göre her hareketin bir nedeni vardır. Neden-sonuç ilişkisi geçerlidir.
- Hareketin durumu belli bir noktada biliniyorsa, gelecekteki, hatta geçmişteki herhangi başka bir noktada da belirlenebilir. (Determinizm)
- Işığın özellikleri Maxwell’in elektromanyetik dalga teorisiyle tamamen tarif edilmiştir.
- Hareket halindeki enerjiyi temsil eden iki fiziksel model vardır: bir tanesi parçacıktır, bilardo topu gibi içine girilemez bir küreyle temsil edilir; diğeri de okyanusun yüzeyinden kıyıya doğru yol alan dalgaya benzer. Bunlar birbirlerini dışlayan şeylerdir, yani, enerji ya biridir ya da öteki.
- Bir sistemin, sıcaklık ya da sürat gibi özelliklerini istenilen doğruluk derecesinde ölçmek mümkündür (McEvoy ve Zarate, 1996: 8-9).
Kuantum Fiziği, varsayım ve deneyleri sonucu elde ettiği bulgularıyla, Klasik Fizik anlayışını arka plana atarak, evren ve dünya ile ilgili bambaşka bir bakış açısını bizlere sunmuştur. Evren anlayışına farklı bir yaklaşım getiren Kuantum düşüncesi; belirlilik ve mutlaklık ilkesi yerine belirsizliği ve olasılığı; tek yönlü nedensellik yerine, karşılıklı ve çoklu etkileşimden oluşan sistem bütününü yerleştirmiştir. Bu yaklaşım içinde ortaya koyulan sistem, Bütünleşik Ağ Etkileşim Paradigması olarak adlandırılabilir (Erkan ve Erkan, 2007: 4). Bu bakış açısı, ekonomik olay ve olguları algılayışımızda da değişimlere yol açmıştır.
Ayrıca “Werner Heisenberg (1998) bilimin öznel yanından söz ederek her deneyin sonucunun bilim adamı ve deney arasındaki ilişkiye bağlı olduğunu belirterek bir çığır açmıştır. Bu öznellik tanımlaması ünlü ‘Heisenberg’in Belirsizlik İlişkisi’ni ortaya çıkarmıştır. Bu bakış açısıyla nesnelerden ziyade ilişkilere odaklanma yolunda ciddi bir adım atılmıştır (Vukotic, 2011: 270-271).”
Mekanistik iktisadi paradigmada Isaac Newton’un analojisine benzer bir analoji söz konusudur. Burada tüketiciler gezegenlere ve güneşe, kişisel çıkar yerçekimine ve fiyat, miktar gibi ekonomik güçlerin genel dengesi de Güneş sistemi içerisindeki gezegenlerin hareketlerine benzetilebilir. Mekanistik yaklaşım yakın zamana kadar ekonomik teorinin temeli olagelmiştir. Mekanistik paradigmaya göre genel denge, Klasik iktisadın temel dayanaklarından biridir. Üretim ve tüketim piyasalarındaki tüm ekonomik aktörler tamamiyle denge durumundadır. Görünmeyen el iş başındadır. Ancak Klasik iktisadın açıklayamadığı asimetrik bilgi problemi (tüm piyasa katılımcılarının aynı bilgiye sahip olmayışı) denge konseptine şüpheleri ortaya çıkarmıştır (Vukotic, 2011: 268 – 269).
“Kuantum fiziğindeki gelişmelere paralel olarak yeni ekonomik paradigmanın şu temel prensipler üzerine kurulu olacağı söylenebilir:
- Açıklık (bilginin serbest dolaşımı)
- Denge harici durumların varlığı (entropiye dayanan organizasyon biçimi)
- Kendini teyit etme (sistemin bileşenlerinin kendilerini yeniden üretme olasılığı)” (Vukotic, 2011: 272).
SONUÇ
Özellikle teknolojik gelişmelerle şekillenen küresel ekonomide dünya karmaşık ve kaotik bir yer haline gelmiştir. Küresel ekonomi, birbirini etkileyen birçok değişkene sahiptir. Küresel sistem, dinamik bir doğası olan ve daima öngörülemeyen bir sistemdir. Bir değişkendeki küçük bir değişim tamamen başka bir yerde büyük ve açıklanması güç değişimlere yol açabilir (kelebek etkisi). Bu karşılıklı bağımlılık ve zor görülebilen etkiler, denge mitini yok eder (Vukotic, 2011: 274). Özellikle küresel ekonominin mevcut iktisat paradigmasına eklediği yeni bileşenler: şans (bir şeyin ortaya çıkma olasılığı) ve belirsizliktir (Vukotic, 2011: 268).
“Bilimsel ve teknolojik yeniliklerin sürüklediği yeni toplum ve uygarlık düzeyinde; her şey yeniden yapılanırken; toplumsal bütünün diğer alanları da yeniden yapılanmıştır. Bilimsel-teknolojik alanda mekanik düşünce ve teknolojilerden atom altı dünyanın çoklu ağ etkileşimine dayalı kuantum düşünce yapısına; ekonomik alanda ise, atomik ve mekanik kapitalist piyasa ekonomisinden, ağ etkileşimi içinde işleyen bilgi ekonomisine yönelim gerçekleşmiştir” (Erkan ve Erkan, 2007: 3).
KAYNAKÇA
Daniel, G. ve Sornette, D. (2010). Encyclopedia of Quantitative Finance –
Econopyhysics: Historical Perspectives. http://www.wiley.com/go/eqf
Erkan, H. ve Erkan, C. (2007). “Bilgi Toplumu ve Ekonomik Kalkınma”. UNAK.
Gingras, Y. ve Schinckus, C. (2012). “The Institutionalization of Econophysics in the Shadow of Physics”. Journal of the History of Economic Thought. Cilt 34. Sayı 1.
McEvoy, J.P. ve Zarate, O. (1996). Kuantum Teorisi – Fiziğin En Gizemli Alanı
İçin Çizgibilim. Çev. Nedim Çatlı. NTV Yayınları. 4. Baskı.
Roehner, B.M. (2010). “Fifteen Years of Econophysics: Worries, Hopes and
Prospects”.
Sonüstün, B. ve Gül, S. (2012). “Ekonofizik: Ekonomi ve Fizik İlişkisine Güncel
Bir Bakış”. Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi. Cilt 4. Sayı 1. Ss. 35 – 43.
Vukotic, V. (2011). “Quantum Economics”. Panoeconomicus. Sayı 2. S: 267 –
276.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.