Deprem, tıpkı iklim değişikliği gibi doğanın insanoğlundan aldığı intikamlardan. Felaket geliyorum derken yaratacağı yıkımın boyutunu yine düşünmedik. Dayanıklı, ekolojik, doğayla uyumlu binalar inşa edilseydi, deprem sadece bir haber olurdu ve ardından ölen insanların sayısı söylenmezdi.
Türkiye’de inşaat sektörü son yirmi yıldır baş tacı edildi, bu tacın etrafındakiler palazlandı, oligark haline dönüştüler. Öyle şımardılar ki halka küfür etme gösterisi bile yaptılar. “Kupon arazi” gibi hiç bilmediğimiz kavramlar konuşma dilimize girdi. Sebepsiz zenginleşme suç olmaktan çıktı. Adı yolsuzlukla anılan bir kadın milletvekilimiz kaynağı belirsiz parayla aldığı yat için “tesettürlü olduğum için her yerde denize giremiyorum, bundan dolayı aldım, çok mu yani” dedi. Bu sözlerinden sonra aynı milletvekili TBMM’de “Türkiye seninle gurur duyuyor” diyerek karşılandı.
Toplum olarak yaşadığımız “ahlak sorunu”nun sonuçlarını gördük. Birkaç yıl önce yapılan binalar çöktü. Bunun suçlusu olarak topluma sadece müteahhitler gösterildi. Siyasetçiler gülerek deprem alanını gezdiler. Tam biz bu duruma homurdanırken, Yunanistan’da tren kazası oldu. Ulaştırma bakanı özür dileyerek istifa etti. Türkiye’deki tren kazalarında ulaştırma bakanı olan zatın adı üniversiteye verildi.
Deprem doğa olayı, ancak ölümler iktisadi ve kurumsal tercihlerden kaynaklanıyor. Aslında bu yaşananlar sürpriz değil, çünkü depremin yarattığı çöküş olmadan önce kurumlarımız çökmüştü. Şimdi artık sentetik iktisatçılar bunlar üzerine bir nedensellik analizi yaparlar.
2023 yılı İktisat ve Toplum Dergisi Asaf Savaş Akat Ödülü’nün sahibi Altınbaş Üniversitesi’nden Yasin Kütük oldu. Kendisini kutluyoruz.
Bu sayımızda depreme ilişkin olarak Süleyman Pampal Hoca’dan yazı istedim. Hızla makalesini yazdı, mutlaka okumanızı öneririm. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Elbette dergide sadece deprem konusuna yer vermedik. Daha önce de ilan ettiğimiz üzere bakım sorununu öne çıkarttık. Bakım kriziyle ilgili ilginç makaleler yazan akademisyen dostlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Bir teşekkürü de bu yazıları toparlayan Nuran H. Belet Hoca’ya etmek istiyorum.
Üniversiteler açıldı. Ne yazık ki yine öğrenciler ile akademisyenler sınıfta buluşamadılar. YÖK yine yanlış yaptı. Sanırım 2018 yılından sonra üniversitede okuyan öğrencileri kaybettik. Bunun sorumlusu da yine kurumsal yapımızdaki çöküştür.
Türkiye seçim sürecine girdi; yalpalayanlar, bindikleri treni tersine çevirmeye çalışanlar var. Önemsiz olmanın önemini anlayanlar var. Seyrediyoruz ve ülkenin siyasal yapısının düzeyinin nerelere düştüğünü tekrar tekrar bir kere daha görüyoruz.
İTD önümüzdeki iki sayıda seçim dönemi ve seçim sonrası döneme ilişkin makalelere yer verecek. Yazılarınızı bekliyoruz.
Depremde elli bine yakın insanımızı yitirdik. Biz yaşayanlar olarak onlardan özür dilemeliyiz. Çünkü yaşananlara karşı direnseydik, onlar yaşayacaktı.
Sağlıkla, sevgiyle, okuyarak kalın…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.