gözlerimizin önünde yaşanıyor. Son dört yıldır vatanlarını terk etmek zorunda bırakılan milyonlarca Suriyelinin çok uzun süre hiçbir makamca kayıt altına alınmadıkları, dilini bilmedikleri ve yasal çalışma imkânına, sigortaya vs. sahip olmadıkları bir ülkede, hiçbir düzenli destek almadan hayatta kalma mücadelelerine üzülerek tanık olduk. Sayıları şimdi biraz azalacak ama Yunanistan üzerinden Avrupa’ya geçmek için ölümü göze alarak Ege’ye açılanların durumu/dramı daha da içler acısıydı. İnsanlıktan nasibini almış herkes gibi ben de Suriyeli göçünün safahatını üzülerek izliyorum. Dolayısıyla, yazıya attığım başlığın “ne yapıp edip Suriyelileri buradan göndermemiz lazım” gibi bir iması yok. Zaten bu insanlara yardım etmenin sadece insani değil; aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Bireysel tercihlerimiz halefine cereyan etmiş olsa da, bu insanların evlerini barklarını bırakıp göç etmek zorunda kalmalarına ciddi katkıda bulunmuş bir ülkenin vatandaşlarıyız sonuçta. Kısacası bu göçmen karşıtı bir yazı değil. Sadece halen Türkiye’de bulunan 3 milyon civarındaki Suriyelinin ve onları barındıran ülke ekonomisinin bundan sonra nelerle karşılaşacağına dair bazı öngörülerimi paylaşmak istiyorum
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 66Sayfa Aralığı: 8 - 14
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.