Dostoyevski’nin hayatında genellikle başlangıç melodramdır ama sonunda her zaman trajediye dönüşür. Tolstoy, her şeyden önce kilisenin ve din adamlarının otoritesini reddeder.
Rus ve dünya edebiyatını derinden etkileyen 19. yüzyılın iki büyük yazarı Lev Tolstoy ile Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ve yıllardır üzerinde uzun uzun tartışılan, hakkında kitaplar ve makaleler yazılan bir soru: Tolstoy mu? Dostoyevski mi? Dostoyevski 1821’de, Tolstoy ise 1828’de doğdu. İkisi de en önemli eserlerini “Rus edebiyatının altın çağı” olarak adlandırılan dönemde veren iki çağdaştı. Hiç karşılaşmamış ve görünüşe göre her açıdan birbirinin zıttı olan, her biri aynı Rusya’nın farklı bir yüzünü temsil etmekle kalmayıp sanatla ve hayatla da hepten farklı ilişki kuran iki adamdı. George Steiner, ilk kez 1959 yılında yayımladığı “Tolstoy mu Dostoyevski mi” adlı kitabında tartışmanın özünü şu şekilde dile getirmiştir: “Tolstoy ile Dostoyevski arasında seçim yapmak, varoluşçuların “angajman” diye adlandırdığı durumun habercisidir.” Steiner’a göre iki yazara da eşit derecede hayran olduğunu düşünen okur, sonunda bir tercih belirtmek zorunda kalacaktır. Müteredditler (kararsızlar) için şunu da belirtmek gerekir ki Steiner (2015) bu soruya cevap vermemiştir.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Dostoyevski bir yoksullar evinde doğar. Ağır koşullarda geçen 60 yıl boyunca sefaletten, yoksulluktan ve hastalıktan kurtulamamıştır. Dönemindeki popüler edebiyatçılar arasında soylu ve zengin olmayan tek kişidir. Başka yazarlarda rengarenk görüntülerin ve sevgi dolu hatıraların bulunduğu yer, onun hayat hikâyesinde gri boş bir leke ile kaplıdır.
Sayı: 153Sayfa Aralığı: 116-128





Bir cevap yazın