Teknoloji ve İşgücü: Dijital Dönüşüm İşlerimize Ne Yapacak? – İ. Semih Akçomak (İTD 92)


Teknolojik dönüşüm, işgücü piyasalarını nasıl etkileyebilir? Bu sorunun cevabı zamana, mekâna ve dönem algısına göre farklılık gösterebilir ancak, insanların esas merakı teknolojinin işlerini elinden alıp almayacağıdır. Bu basit sorunun cevabı bile zaman, mekân ve dönem algısına göre değişebilmektedir. Dijital dönüşümün işgücü piyasaları etkisini de bu çerçevede değerlendirmek mümkün. Tek bir farkla: Karar verici koltuğunda artık bir makine olabilir.[1]

İnsan-makine savaşı çok eski zamanlardan beri irdelenen bir konudur. Bir Amerikan halk kahramanı olan John Henry’nin gerçeküstü hikâyesinde işgücüne dayanan işlerin (tünel kazmak, demiryolu döşemek vb.) makineler tarafından çok daha hızlı bir biçimde yapılabileceğini savunan kişilerle John Henry basit bir iddiaya girmişti. Verilen bir işi makineden daha hızlı yaparsa işveren bir daha makine kullanmayacak ve böylece hiç kimse işini kaybetmeyecekti. İddia elbette halk kahramanı lehine sonuçlanmış ve John Henry’nin makine ile savaşı destansı bir şekilde anlatılagelmiştir. Burada işgücüne dayanan balyoz ile buhar gücüne dayanan makinenin mücadelesi söz konusudur. O günden bugüne teknoloji tahayyül sınırlarını zorlayacak bir hızda gelişti. Her teknolojik dönüşüm sancılı olmasına rağmen uzun vadede refahımızı artırmıştır.

Günümüzde küreselleşmiş üretim, insan-makine savaşını çok daha farklı bir boyuta taşımıştır. Örneğin, iPhone üreticisi foxconn 2014 yılında işgücünü robotlarla değiştirmeyi planlayan üç yıllık bir program açıklamıştı. Bu plana göre foxconn’da “çalışan” 10.000 robot 2015 yılı içerisinde 300.000’e yükseltilecekti. Foxconn 2017 sonu itibariyle 1 milyon robot istihdam edeceğini belirtmişti. Robotların insan gücünü ikamesi konusundaki ilk akademik araştırmalardan birisinde, Acemoğlu ve Restrepo (2017) Amerika’da robotlaşmanın işgücü ve ücretler üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu göstermiştir. İstihdam edilen robotların boyama, kaynak, birleştirme ve paketleme gibi görece olarak sıradan görevleri yerine getirmesi planlanmaktadır. John Henry örneğinde makineler bir çalışanın işinin tamamını elinden alırken, foxconn örneğinde robotlar bir çalışanın işinin belirli “görevlerini” ikame etmektedir. İş ve işi oluşturan görevler arasındaki bu ayrım dijital dönüşüm için de oldukça önemlidir. Teknoloji birçok işi ikame ederken ya da değiştirirken yeni işler de yaratmış ancak, her zaman karar verme, analitik düşünme, sorun çözme gibi görevler insanların kontrolünde olmuştur. Dijital dönüşüm de son kertede bir teknolojik dönüşümdür. Ancak ilk defa teknoloji, insanın karar verme görevini ikame edecek şekilde evrilmektedir.

Teknolojinin işgücü piyasalarına etkisini incelerken, uluslararası ticaret teorisinden bağımsız bir açıklama doyurucu olmayacaktır. Bu nedenle son 20 yılda işgücü piyasasındaki gelişmeleri (ve yakın gelecekteki gelişmeleri), teknoloji ve uluslararası ticaretin etkileşimiyle açıklamak daha uygun olacaktır. Ürünlerin ticareti ve hatta parça ticaretine dayanan üretim örgütlenmesi, ülkelerin görece bol miktarda bulunan üretim faktörüne uzmanlaşmasını öngörmektedir. Oysa görevlerin ticaretinde böyle genel bir uzmanlaşmadan söz etmek zordur. Günümüzde teknoloji, meslekleri (işleri) görevlere ayırmakta ve uluslararası ticaret bu görevleri kalite-maliyet esasına göre mekâna dağıtmaktadır. Bir diğer ifadeyle, günümüz üretim organizasyonunda hemen herkesin işi teknolojinin tehdidi altındadır. Dijital dönüşüm bu tehdidi daha da artırmaktadır.

  • Teknoloji işinizi tamamen elinizden alabilir. Yeni bir makine herhangi bir mesleği gereksiz kılabilir. Örneğin, teknolojiyle beraber oldukça gelişen depolama yöntemleri forklift benzeri makine operatörlerini işinden etmiştir.
  • Teknoloji, verimliliği artırarak işgücü kaybına neden olabilir. Yeni bir üretim teknolojisi kullanan bir işletme talebe göre üretimi ayarlayarak, daha fazla sermaye ve daha az işgücü kullanan bir üretim örgütlenmesi benimseyebilir. Bu durumda işçilerin bir kısmı işini kaybedecektir.
  • Teknoloji bir işin ya da mesleğin içindeki bazı görevleri tümleyerek bazılarını da ikame ederek meslekleri küçük parçalara ayırabilir. Bu durumda işinizin bir bölümünü kaybedersiniz. Örneğin bir binanın her türlü tehdide karşı korunması işini yerine getiren bir güvenlik görevlisi, bilgisayarlı sensör sistemlerinin devreye girmesi ile meslek görev tanımının sadece bir bölümü olan yakın koruma işini yapmak durumunda kalabilir. Bu güvenlik görevlisinin işinin diğer kısmı (tehditlere karşı tetikte olmak, bina güvenliği vb.) teknoloji tarafından tamamen ikame edilebileceği gibi; sadece bu görevleri yerine getirecek bir başka güvenlikçi işe alınarak da iş tamamlanabilir.
  • Teknoloji, işi ya da mesleği çeşitli görevlere ayırıp her görevin başka bir mekânda yapılmasına olanak tanıyabilir. Bu durum yukarıdakilerden farklı olarak ticaret etkisini ön plana çıkarmaktadır. Rutin yazılım, kontrol ve sistem entegrasyon görevlerini yerine getiren A ülkesindeki bir yazılım mühendisini düşünelim (bir diğer ifadeyle mühendisin işi üç ana görevden oluşmaktadır). Teknoloji bu mesleği (yazılım mühendisliği) görev parçalarına ayırarak, her görevin başka bir mekânda yapılmasına olanak tanıyabilir. Rutin yazılım, görevin aynı kalitede daha ucuza yapılabildiği bir başka mekânda (örneğin, Hindistan); kontrol ve test görevi yine aynı şekilde başka bir ülkede (örneğin, İsrail) tamamlanabilir. Bu durumda yazılım mühendisi görev tanımının üçte ikisini kaybetmiş olacak; sadece başka yerlerde tamamlanan görevleri A ülkesinde entegre eden ve kullanıma hazır hale getiren kişi olarak görevini icra edecektir. Bu şekilde bir üretim organizasyonu teknolojinin mümkün kıldığı ölçüde maliyetleri düşürecektir.

Dijital dönüşüm yukarıda anlattıklarımızı bir üst düzeye taşımaktadır, çünkü artık karar alma fonksiyonunu da bir makine yapabilmektedir. Yukarıdaki dört maddede de iş kaybı söz konusudur ancak, karar alıcı noktasında halen bir insan bulunmaktadır. Dijital dönüşüm insanı üretimden tamamen soyutlayan bir üretim yapısı öngörmektedir. Bunun ne ölçüde gerçekleştiğini yakında hep birlikte göreceğiz ancak, şu anda bile oldukça az insan emeği içeren ya da hiç içermeyen üretim yöntemleri mevcut. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, Hollanda tarımda verimliliği artırmak için tohum ve dikey tarım teknolojisi yanında farklı amaçlar için üretilmiş robotlardan da yararlanmaktadır.[2] Hatta şu an bir kaç inek çiftliğinde neredeyse tüm işleri makineler yapmaktadır. Temizlik yapan, yem veren ve süt sağan makineler vasıtasıyla ineklerin hayatını neredeyse tamamen makineler kontrol etmektedir. Gelelim esas soruya, bizler tüm üretim sürecini (diğer bir deyişle iş hayatımızı) bir makinenin kontrol etmesine ne kadar hazırız?

Dijital dönüşümü çok ileri düzeyde bir otomasyon olarak düşünürsek her seviyedeki mesleği etkileyebileceğini söyleyebiliriz. Teknolojik dönüşümler genelde mavi yakalılar olarak tanımladığımız daha düşük vasıflı üretim işlerini etkilemiştir. Bu genel gözleme en ters örnek Sanayi Devrimi’nin başlangıcıdır. Sanayi Devrimi sonucunda üretim yapan vasıflı işçiler (her türlü giyim, araç gereç, ev eşyası vb. ürünleri üreten sanatkârlar) işlerini kaybetmiş, vasıfsız işçiler üretime dâhil olmuştur. Yaklaşık 250 yıl sonra dijital dönüşümü de bu çerçevede değerlendirebiliriz. Uzun bir aradan sonra ilk kez teknolojik dönüşüm, vasıflı işleri ikame edecek boyuta ulaştı. Günümüzde karar verme, analitik düşünme, sorun çözme, hesaplama, vb. görevlerin pek çoğunu bir makine rahatlıkla yapabilmektedir. 250 yıl öncesine göre en önemli fark, artık vasıfsız işçilere de gerek olmamasıdır. Bazı sektörlerde tamamen insansız bir üretim mümkün gözüküyor ancak, bu durumda cevaplanması gereken bir sürü soru ortaya çıkıyor: Üretimden soyutlanan insanlar ne yapacak? Çalışmamak ya da az çalışmak neticesinde ortaya muazzam bir boş zaman çıkacak. Bu zamanı nasıl değerlendireceğiz? Çalışamayan ve hiçbir sektörde iş bulamayacak insanlar hayatlarını nasıl kazanacaklar? Dijital dönüşümün tüm sektörlere yayıldığını düşündüğümüzde vasıfsız işçiler (örneğin ISCO 9 numaralı meslek kodu) için yeni istihdam yaratmak başlı başına bir sorun haline gelecek. Evrensel gelir tartışmalarını da bu minvalde değerlendirmek gerekiyor. Sonuç itibarıyla bu kadar insanı nasıl doyuracağımızı ve nasıl mutlu edeceğimizi bulmamamız gerekiyor.

Dijital dönüşümün hangi boyutlara ulaşacağını yaşayarak göreceğiz. Bu biraz da kontrolü, öğrenen makinelere ne kadar vermek istediğimiz ile ilgili. Pek tabi önemli kararları verme görevini hiç bir zaman makinelere bırakmama yolunu seçebiliriz ancak, üretimi daim kılan kâr güdüsü nedeniyle bu anlayış bir kez kırılırsa devamı gelecektir. Karar verme görevlerini de makinelere bırakırsak, bu durumda ne tür makinelere ya da sistemlere izin vereceğimizi düşünmemiz gerekiyor: Belli limitler etrafında öğrenen makinelere mi (yani kontrollü öğrenme) yoksa tamamen kontrolsüz öğrenen makinelere mi? İlk durum için yukarıda bahsettiğimiz pek çok gözlem, soru ve sorunun halen geçerli olduğunu söyleyebiliriz ancak, ikinci durum hayal gücümüzü zorlayan bir üretim ve işgücü yapısını ortaya çıkarabilir. Bunu şu an için bilim kurgu yazarlarına bırakalım.

Kaynaklar

Acemoğlu, D. ve Restrepo, P. (2017). Robots and Jobs: Evidence from US labor markets, nber Working Paper No: 23285.

Akçomak, I.S., Kok, S. ve Rojas-Romagosa, H. (2016). Technology, offshoring and the task-content of occupations: Evidence from the United Kingdom, International Labour Review, 155(2), 201-230.

Akçomak, İ.S. (2016). Teknoloji, küreselleşme ve İşgücü piyasaları, Erdil, E., Pamukçu, T., Akçomak, İ.S. ve Tiryakioğlu, M. (der.), Bilim, Teknoloji ve Yenilik: Kavramlar, Kuramlar ve Politika, s. 301-316, Bilgi Üniversitesi Yayınları: İstanbul.

Akçomak, I.S. ve Gürcihan, B. (2013). “Türkiye işgücü piyasasında mesleklerin önemi: İşgücü ve ücret kutuplaşması”, İktisat, İşletme ve Finans, 28 (333), 9-42.

Brynjolfsson, E. ve McAfee, A. (2011). Race Against the Machine. Lexington, Mass.

Ford, R. (2017). Rise of Robots. Technology and the threat of mass unemployment. Oneworld, London.

Goldin, C. ve Katz, L.F. (2008). The Race Between Education and Technology, Harvard University Press, Cambridge MA.

[1] Bu yazının ilk bölümü daha önce yazdığım bir kitap bölümüne dayanmaktadır. Akçomak, İ.S. (2016), Teknoloji, küreselleşme ve İşgücü piyasaları, Erdil, E., Pamukçu, T., Akçomak, İ.S. ve Tiryakioğlu, M. (der.), Bilim, Teknoloji ve Yenilik: Kavramlar, Kuramlar ve Politika, s. 301-316, Bilgi Üniversitesi Yayınları: İstanbul.

[2] Youtube’da tarımda robotlar ve otomasyon ile ilgili pek çok ilginç içerik bulabilirsiniz.

Lisans ve Yüksek Lisans eğitimin ODTÜ İktisat bölümünde tamamlayan Dr. İbrahim Semih Akçomak, doktora çalışmasını sosyal sermaye, yenilik ve ekonomik büyüme üzerine 2009 yılında Maastricht Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Daha sonra Hollanda Planlama Teşkilatı’nda (Centraal PlanBureau) Uluslararası İktisat bölümünde iki yıl süreyle görev yapmıştır. 2012 yılından itibaren ODTÜ, Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları ABD’de öğretim üyesi olarak görev yapan Akçomak’ın Economic Journal, European Economic Review ve Regional Science and Urban Economics gibi akademik dergilerde makaleleri yayınlanmıştır. AB Çerçeve Programları projeleri başta olmak üzere uluslararası ve ulusal pek çok projede görev almış; 20'den fazla SSCI dergisinin hakemliğini yapmıştır. Akçomak aynı zamanda Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi (TEKPOL) müdürlüğü görevini yürütmektedir. Akçomak, 2014-2018 yılları arasında Uluslararası Schumpeter Cemiyeti’nde (International Schumpeter Society) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmıştır.

Bir cevap yazın