İktisatta Kadın: Özne mi, Nesne mi?


İBKİ’DEN ADALET ÇAĞRISI

İktisat, sadece piyasa mekanizmalarını değil, toplumun adalet duygusunu da şekillendiren bir bilim. Ancak kadın iktisatçıların akademide, politika yapım süreçlerinde ve iş dünyasında hak ettikleri temsiliyete ulaşamadıkları açık. İktisat Biliminde Kadın İnisiyatifi (İBKİ), bu adaletsizliği görünür kılmak ve iktisat disiplininde eşitliği sağlamak için 8 Mart 2024 Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kuruldu.

İBKİ, kadın iktisatçıların bilimsel üretimde ve akademik dünyada karşılaştıkları engelleri görünür kılmak, kurumsal yapılardaki cinsiyetçi kodları açığa çıkarmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden iktisadi politikaların gelişmesine katkı sağlamak amacıyla yola çıktı. Elif Akbostancı (ODTÜ), Pınar Derin-Güre (ODTÜ), Nazire Nergiz Dinçer (TEDÜ), İpek İlkkaracan (İTÜ), Emel Memiş (Ankara Üniversitesi), Ünay Tamgaç-Tezcan (TOBB-ETÜ), Ayça Tekin-Koru (TEDÜ), ve Ebru Voyvoda (ODTÜ) tarafından kurulan bu inisiyatif, bir yıldır giderek büyüyen bir dayanışma ağı oluşturuyor.

İBKİ’nin arkasında yalnızca bireysel deneyimler değil, aynı zamanda akademide ve politika yapımında kadınların eşit temsili konusundaki uluslararası mücadele yatıyor. ABD’de CSWEP, İngiltere’de WEN, Almanya’da WEI gibi pek çok oluşumun yaptığı gibi, İBKİ de Türkiye’de iktisat disiplininde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yolunda adımlar atıyor.

İBKİ, Türkiye genelini kapsayan bir anketle kadın iktisatçıların karşılaştığı sorunları tespit etmeyi, bu verileri kullanarak politika önerileri geliştirmeyi, genç iktisatçılar için mentorluk programları oluşturmayı ve bilimsel dayanışmayı güçlendirecek bir ağ inşa etmeyi hedefliyor.

Bugün, kadın iktisatçıların karşı karşıya olduğu cam tavanlar, rekabetçi ortamlardaki görünmez bariyerler, iş gücüne katılımda süregelen eşitsizlikler ve iklim ile dijital dönüşüm süreçlerinde kadınların maruz kaldığı adaletsizlikler tartışılmadan, iktisat biliminde gerçek bir ilerleme sağlanamaz. Bu özel sayıda yer alan yazılar, kadınların iktisatta hem özne hem de nesne olarak nasıl konumlandırıldığını ele alarak, bilimsel ve toplumsal dönüşüme katkı sunuyor.

İktisatta Kadınları Konumlandırmak: Genel Çerçeve

İktisat disiplini, modern sosyal bilimler içinde en maskülen olanlardan biri mi? Ayça Tekin-Koru, “İktisat: Sosyal Bilimlerin Taş Fırın Erkeği” başlıklı yazısında iktisat alanındaki erkek egemen kültürü ve kadınların bu yapıya nasıl meydan okuduğunu tartışıyor. Akademide kadın iktisatçıların temsiliyetinin neden düşük olduğunu, geleneksel iktisat kuramlarının nasıl eril bir bakış açısına sahip olduğunu ve bu durumun bilimsel bilgi üretimine etkilerini ele alıyor. Bu yazı, iktisat disiplininde köklü bir değişimin mümkün olup olmadığını sorguluyor.

Peki, kadın iktisatçıların akademideki temsiliyeti karşılaştırmalı olarak bugünlerde ne durumda? Nazire Nergiz Dinçer“İktisatta Cam Tavan: Kadınlar ve Eşitlik Arayışı” başlıklı yazısında, cam tavan olgusunun kadın akademisyenler için ne anlama geldiğini somut veriler ışığında detaylı bir şekilde analiz ediyor. Akademide kadınların yükselmesini engelleyen yapısal ve kültürel faktörleri ele alan bu çalışma, dünyanın farklı bölgelerindeki kadın iktisatçıların konumlarını karşılaştırarak eşit temsili sağlamaya yönelik politikaları tartışmaya açıyor.

Bu çerçevenin Türkiye ayağına baktığımızda, Elif Akbostancı ve Pınar Derin-Güre, “İktisat Biliminde Kadınlar: Türkiye’de Akademik Alanda Eşitlik Mücadelesi” başlıklı yazılarında, Türkiye’deki kadın akademisyenlerin bilimsel üretimdeki yerine odaklanıyor. Türkiye’de iktisat bölümlerinde kadın oranları yüksek olmasına rağmen, neden üst düzey pozisyonlara yükselme oranı bu kadar düşük? Mevcut durumu, istatistikler ve somut önerilerle değerlendiren bu yazı, Türkiye’de akademide toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine önemli bir çerçeve sunuyor.

Kadınlar ve Çalışma Hayatı: Görünmez Engellerden Rekabetçi Ortamlara

Kadınların iş gücündeki konumu, yalnızca akademik dünyada değil, tüm ekonomik yapılarda sorgulanması gereken bir mesele.

Selcen Öztürk, “Çalışma Yaşamında Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık: Yasal Düzenlemeler ve Gelecek Perspektifleri” başlıklı yazısında, kadınların iş hayatında karşılaştıkları yatay ve dikey ayrımcılığı, ücret eşitsizliğini ve cam tavan etkisini değerlendiriyor ve şu soruları soruyor: Türkiye’de ve dünyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede hangi yasal düzenlemeler var? Bu düzenlemeler ne kadar etkili ve uygulamada karşılaşılan sorunlar neler?

Benzer şekilde, Mürüvvet Büyükboyacı, “Kadınları Rekabetçi Ortamlarda Daha Çok Görmek İçin Neler Yapmalı?” başlıklı yazısında, kadınların rekabetçi ortamlarda neden daha az temsil edildiğini deneysel iktisat literatürü ışığında ele alıyor. Kadınların rekabetten kaçınmasının arkasında kültürel, psikolojik ve yapısal faktörler mi var, yoksa sistematik ayrımcılık mı söz konusu? Turnuva bazlı sistemlerin kadınlar için dezavantajlarını ortaya koyan bu yazı, çözüm yollarını da tartışıyor.

Kadınların ekonomik hayattaki konumunu değerlendirirken, yoksulluğun toplumsal cinsiyet boyutunu göz ardı etmemek gerekiyor. Emel Memiş ve Şemsa Özar“Yoksulluğa Yaklaşımlar: Teoriden Ölçüme” başlıklı yazılarında, geleneksel parasal yoksulluk ölçütlerinin ötesine geçerek, toplumsal cinsiyet perspektifinden yoksulluğu yeniden ele alıyor. Yoksulluğun sadece gelir eksikliğiyle tanımlanamayacağını, zaman yoksulluğu, bakım emeği yükü ve hane içi eşitsizliklerin kadınların ekonomik bağımsızlığını nasıl sınırlandırdığını tartışıyorlar. Feminist iktisadın geliştirdiği alternatif yaklaşımlar üzerinden yoksulluğun çok boyutlu doğasına ışık tutan bu yazı, yoksulluk politikalarının kadınlar açısından nasıl yeniden şekillendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Kadınların ekonomik bağımsızlığını sınırlandıran yoksulluk ve bakım emeği yükü, iş gücüne katılımın önündeki en büyük engellerden biri. Peki, eğitim bu yapıları ne kadar dönüştürebiliyor? Meltem Dayıoğlu“Kadınların Eğitimdeki Başarıları, İşgücüne Yansımalar ve Geriye Kalan Mücadele Alanları” başlıklı yazısında, kadınların eğitim düzeyinde kaydettiği ilerlemenin iş piyasasına tam olarak yansımamasına odaklanıyor. Yüksek eğitimli kadınların iş gücüne katılımındaki durağanlık dikkat çekerken, düşük eğitim seviyesindeki kadınların istihdama katılımı sınırlı kalıyor. Bu yazı, eğitim-istihdam bağlantısının neden kırılgan olduğunu tartışarak, eşitsizlikleri aşmaya yönelik politika önerileri sunuyor.

Kadınlar, yalnızca işe giriş aşamasında değil, kariyer basamaklarını tırmanırken de ciddi engellerle karşı karşıya kalıyor. Ünay Tamgaç Tezcan“Yönetimde Kadınlar ve Sızdıran Boru: İş Yaşamında Cinsiyet Eşitsizliği” başlıklı yazısında, kadınların yönetici pozisyonlarına yükselmesinde hem Türkiye’de hem dünyada engellerin hala çok güçlü olduğunu gösteriyor. Cam tavan olgusu sıklıkla tartışılsa da, “sızdıran boru sendromu” kadınların kariyer yolculuğunda nasıl sistem dışına itildiğini gösteriyor. Bu yazı, kadınların karar alma mekanizmalarındaki temsiliyetini artırmak için kurumsal yapıların nasıl daha kapsayıcı hale getirilebileceğini tartışıyor.

Yeşil ve Dijital Dönüşümün Kadınlar Üzerindeki Etkisi

Yeni ekonomik dönüşümler, kadınlar için yeni fırsatlar mı yaratıyor yoksa var olan eşitsizlikleri derinleştiriyor mu?

Yeşil dönüşüm istihdamı nasıl dönüştürüyor ve bu dönüşüm kadınları nasıl etkiliyor? Güneş Aşık, “Yeşil İşler ve Kadın” başlıklı yazısında, düşük karbon ekonomisine geçişin, enerji ve inşaat gibi geleneksel olarak erkeklerin yoğun olduğu sektörlerde kadın istihdamı açısından riskler ve fırsatlar yarattığını gösteriyor. Yeşil işler cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren bir tehdit mi, yoksa kadınlar için yeni bir fırsat kapısı mı? Bu yazı, yeşil dönüşümün kadın istihdamı üzerindeki etkilerini ele alıyor.

İklim değişikliğinden en çok etkilenen kesimlerden biri kadınlar. Ebru Voyvoda, “Yeşil Ekonomi, Eşitsizlikler ve Kadın” başlıklı yazısında, küresel iklim politikalarının yalnızca çevresel değil, sosyoekonomik eşitsizliklere etkilerini de tartışıyor. Yeşil dönüşüm, kadınlar için fırsat mı yoksa daha büyük bir eşitsizlik kaynağı mı olacak? Yazı, küresel ekonomik düzenin yeniden şekillendiği bu dönemde, kadınların bu dönüşümde nasıl bir rol üstleneceği üzerine önemli bir perspektif sunuyor.

Dijitalleşme ve yapay zekâ devrimi kadın istihdamını nasıl etkileyecek? Abdullah Kazdal, Ayşe Özgür Pehlivan ve Begüm Şeren Güler, “Dijital Devrimde Kadınlar: Yapay Zekâ Treni Kaçmadan Binilebilir mi?” başlıklı yazılarında, üretken yapay zekânın iş gücü piyasasını nasıl dönüştürdüğünü analiz ediyor. Kadınların işten çıkarılma riski mi daha yüksek, yoksa yapay zekâ yeni fırsatlar mı sunuyor? Yapay zekâ çağında kadınların geride kalmaması için hangi beceriler kritik hale geliyor? Bu yazı, kadın istihdamı açısından dijital dönüşümün getirdiği fırsatlar ve tehditler üzerine güçlü bir analiz sunuyor.

Tüm bu dönüşümler, kadınların iktisattaki yerini yeniden tanımlarken, var olan eşitsizlikleri gidermek için daha fazla çabanın şart olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, adil bir iktisat disiplini ve daha eşit bir toplumsal yapı inşa etmek için dayanışma şart.

GELİN, ADALETİ BİRLİKTE SAĞLAYALIM!

Daha yapılacak çok şey var. İBKİ olarak, tüm kadın ve erkek iktisatçıları, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı herkesi, bu mücadeleye ortak olmaya çağırıyoruz. Çalışmalarımızı takip ederek, dayanışma içinde büyüterek ve yeni nesil kadın iktisatçıların önünü açacak mekanizmaları hep birlikte inşa ederek gerçek bir dönüşüm yaratabiliriz.

Bu noktada, bu özel sayının hayata geçmesini sağlayan, “Dergi sizindir hocam” diyerek bizlere kapılarını ardına kadar açan çok sevgili Ömer Faruk Çolak’a en derin teşekkürlerimizi sunuyoruz. İBKİ olarak, onun destekleyici yaklaşımını yalnızca bir cömertlik değil, aynı zamanda bu mücadelede omuz omuza yürüdüğümüzün bir göstergesi olarak görüyoruz. Bize verdiği güç ve sağladığı alan için minnettarız.

Daha adil bir iktisat bilimi için, İBKİ’ye katılın, destek olun ve dayanışmayı büyütelim!

Katılmak için buraya tıklayınız.

Ayça Tekin-Koru Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İktisat bölümünden lisans derecesini 1994, yüksek lisans derecesini 1997 yılında aldı. Purdue Üniversitesi, Ekonomi bölümünde doktorasını 2001 yılında tamamladı. 2001-2003 yılları arasında Krannert School of Management bünyesinde konuk öğretim üyesi olarak MBA ve Ekonomi programlarında ders verdi. Sonrasında 2003-2011 yılları arasında Oregon State Üniversitesi, Ekonomi bölümünde görev yaptı. 2012-2016 yılları arasında TED Üniversitesi, İşletme Bölümü'nün kurucu bölüm başkanlığı görevini yürüttü. Ayça Tekin-Koru çalıştığı üniversitelerde çeşitli düzeylerde uluslararası iktisat, oyun kuramı, mikroekonomi, makroekonomi ve sosyal meseleler iktisadı gibi dersler verdi. Araştırma konuları arasında, uluslararası ticaret, doğrudan yabancı yatırımlar ve iktisadi bütünleşme bulunmaktadır. Akademik araştırmalarının yanı sıra, 2012 yılından bu yana, İktisat ve Toplum dergisinde Sardunya adlı köşede Türkiye ve dünya ekonomisi üzerine yazılar yazmaktadır. Prof. Dr. Tekin-Koru, halen, TED Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesidir.

Bir cevap yazın