Melez Demokrasi ve Seçimler
2024, dünyada adeta seçim yılı. Bu yıl içinde altmışa yakın ülkede seçimler yapılacak. Mart ayına kadar yapılan seçimlerin çoğunda sağcı partiler ipi göğüsledi. Doğal olarak seçimlerin asıl bilançosu yıl sonunda çıkacak.
Türkiye’de 31 Mart tarihinde yerel seçimler yapılacak. Seçimlerde iktidar kanadı yine ittifak hâlinde seçime giderken, muhalefet kanadında parçalanmışlık söz konusu.
Dünya Demokrasi Endeksi’nde Türkiye melez demokrasiyle yönetilen ülkeler gurubunda. Elbette ülkemizin sıralaması bazı kriterlere ve bu kriterlere uygunluğuna göre belirleniyor. Mevcut koşullarda sıralamada daha üst noktalara çıkma şansımız da bulunmamakta. Çünkü hem siyasal partilerimiz hem de seçmen için 4-5 yılda bir sandığa gidip oy vermek demokrasi için yeterli görünmekte.
Demokrasiye bakış açısı dar olunca seçmenin tercihlerinde de rasyonellik aramak anlamlı değil. Nitekim seçmen davranışları ekonomi ve yaşam koşulları yerine din ve milliyetçilik kullanılarak yönlendirilebilmekte. Bu seçimde de benzer bir tablo söz konusu. Muhalefet ve iktidar partileri adeta halı sahada, dar bir alanda paslaşarak siyaset yapmakta. Bu yapılanma elbette sosyal demokrat ve sol partilerce bozulabilir. Ancak onların da değişmeye pek niyetleri yok.
İTD bu sayısında seçim ve ekonomi konusunu öne çıkardı. Oldukça ilginç yazılar okuyacaksınız. Bakış açımız, farklılığımız umarız siyaset yapanlara da yansır (konuşmaktan okumaya zaman ayırırlarsa).
Ekonomide 2024 yılının ilk verileri gelmeye başladı. 2023 yılında yüzde 4,5 büyüyen, GSYH’nin kişi başına 13.110 dolar olduğu bir ülkede eşitsizlik ve yoksulluk geniş kesimleri adeta çevrelemiş durumda. Şubat ayında enflasyon oranı yüzde 67,07’ye erişirken, bütçe açığı da geçen yılın şubat ayına göre yüzde 367 artışla 150,7 milyar TL oldu. İki aylık veriler hedef enflasyondan sapılacağını göstermekte.
İzlenen ekonomi programı üzerine İTD’de onlarca yazı yayımlandı. Bu yazılardan bazıları, hükümetin programını kendilerinin ifadesiyle “akılcı” bulup destek veren akademisyenler tarafından yazıldı. Ancak çoğumuz bu programın fiyat istikrarını sağlamayacağını, hatta tam aksine gelir eşitsizliğini ve yoksulluğu daha da arttıracağını yazdık. İnanın haklı çıkmaktan mutlu değiliz. Ancak dergimizin akademik kimliğinin farkındalığı eleştirel bir bakış açısı gerektirmekte ve biz de bunu uyguluyoruz.
2024 yılı İktisat ve Toplum Dergisi Asaf Savaş Akat Ödülü’nün sahibi, “Sectoral implications of policy induced household credit expansions” başlıklı makalesiyle University of Leeds’ten Esra Nur Uğurlu oldu. Kendisini kutluyoruz.
Dopdolu bir sayıyla karşınızdayız. Yayınlarımıza ilginizi bireysel ve kurumsal olarak bekliyoruz. Çünkü bağımsız olmamız ve kimliğimizi korumamız ancak sizlerin desteğiyle mümkün.
Sevgiyle ve okuyarak kalın.
Ömer Faruk Çolak
Sayı: 161, Mart 2024





Bir cevap yazın