İTD 174. Sayı – Demokrasi Sınavı


Dünyanın önde gelen ülkeleri otoriter rejimlerce yönetilmekte. Bu gruba son olarak ABD eklendi. Editör köşesini kaleme aldığım saatlerde
Başkan Trump, ABD’nin yeni uygulayacağı gümrük vergilerini açıklıyordu. Trump, bu kararları alırken herhangi bir yönetim
kademesinden ya da meclisten onay almadı; “ben söyledim, ben imzaladım” dedi. Üstelik kararları açıklarken dost bildiğimiz ülkeler
bizi yıllardır soyuyor demeyi de ihmal etmedi.

Otoriter rejim blokuna dahil ülkeler sıralanırken artık Türkiye de bu ülkeler arasında yer alıyor. Nitekim uluslararası basında konuyla ilgili yapılan yayınlarda ülkeler şöyle
sıralanıyor: ABD, Rusya, Çin, Kuzey Kore, Hindistan, Venezuela ve Türkiye. Afrika ve Asya ülkeleri bu listede yok, çünkü onlar yıllardır bu grupta.

Bu ülkeler arasında üç ülke (ABD, Hindistan ve Türkiye) son yüzyıla demokrasi ya da geniş anlamıyla liberal demokrasiyle girmişlerdi. Neo-liberal politikalar sebebiyle
yaşanan ekonomik krizler, uluslararası göç akımlarının büyümesi ve artan gelir eşitsizliği, halkları arayışa itti. Bu ülkelerde yönetimi elinde tutan burjuva sınıfı, yaşanan
yoksulluğa çözüm aramak yerine, insanların öfkesini dindirmek için önlerine milliyetçilik ve din soslu makarna koydu. Rusya, Ukrayna’yı; Çin, Tayvan ve Uygur Türklerini;
Venezula ve Kuzey Kore, ABD’yi; ABD, neredeyse tüm dünyayı; Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’i öne çıkardı. Türkiye için bu daha kolaydı. Çünkü 1950’den bu yana (8,5
yıl hariç) sağ-muhafazakâr ideolojiye dayalı yönetiliyordu. Bu yönetim biçimi, 1980 darbesiyle daha da radikalleşmişti. 2010 ve 2017 Anayasal değişiklikleriyle bir aşama
daha geriye gidildi ve yönetim biçimi rekabetin olmadığı bir otoriter rejime bürünme noktasına kadar çekildi.

Nitekim ülkemizde Mart ayında yaşananlar, ciddi bir siyasal rejim sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu göstermekle kalmadı, bunun başta ekonomi olmak üzere tüm
yapılanmayı tehdit ettiğini gösterdi. Otoriter rejimler aslında çözülmesi kolay olan sorunları büyütür, karmaşıklaştırır ve ülkenin kaotik bir duruma düşmesine neden
olur. Bu da ülkede yaşayanları mutsuz eder, kamusal hizmetleri etkisizleştirir.

Türkiye bunların tümünü yaşamakta. Yürütmeye denetimsiz güç verilmesi, onu adeta güç zehirlenmesine sürüklemiştir. Bu girdaptan palyatif önlemlerle çıkmak mümkün
değildir. Bu ahval altında ülkenin ivedi olarak parlamenter demokrasiye geçmesi zorunludur. Hatta yeni kurulacak rejimin 1980 öncesinde olduğu gibi iki meclisli
(senato ve parlamento) olması, gelecekteki olası yeni otoriterleşme ataklarına karşı daha anlamlı olur.

İTD’nin Nisan sayısında otoriterleşme ve ekonomi ilişkisini işlemeye çalıştık. Konuya gelecek sayılarımızda da yer vereceğiz. Bu arada Ergun Türkcan hocamız son sayılarda ilginç tezler içeren yazılar yazmakta. Okumanızı öneririm. Ayrıca İktisat ve Toplum Dergisi Asaf Savaş Akat İktisat Ödülü’nü kazanan Eda Yılmaz, ödül alan makalesini bizim için özetledi.

Değerli okurlar, Mart ayında yıllardan beri yayımlanan bir dergi daha yayınına ara verdi. Ay içinde yaşanılanları düşünürseniz bizim de ne zor şartlarda ayakta kaldığımızı
fark etmiş olmalısınız. Bu çabamıza destek vermek için belirli günlerde sevdiklerinize çiçek yerine dergi aboneliği ya da kitaplarımızı hediye edebilirsiniz.

1962 yılında Elazığ’da doğdu. 1977 yılında Sivas Lisesi’nden mezun oldu. 1981 yılında Ankara İ.T.İ.A’dan lisans, 1992 yılında Gazi Üniversitesi’nden doktora derecesi aldı. 2003 yılında Profesör oldu. Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Dekanlık (2003-2005), Gazi Üniversitesi’nde Genel Sekreterlik (2006-2008) yaptı. 2009 yılında üniversiteden ayrıldı. Özel sektörde danışmanlık yapmaya başladı. 2006 yılında TİSK Akademi Dergisi’nin kurucu editörü oldu, derginin 2017 yılında kapanmasına kadar editörlüğünü yaptı. 2010 yılında İktisat ve Toplum, 2018 yılında EfilJournal dergilerini çıkarmaya başladı ve halen her iki derginin editörlüğünü yapıyor. Dünya Gazetesi’nde 2009 yılından bu yana her hafta düzenli yazıyor. Halen Hacettepe Üniversitesi ve TOBB - Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde lisans ve yüksek lisans dersi veriyor. Başlıca çalışma alanları, para teorisi ve politikası, finansal piyasalar ile işgücü piyasalarıdır. Son yayınlanan kitabı “Ekonomide Masallar Gerçekler”.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.