DİSK olarak bir süredir ısrarla altını çizdiğimiz bir saptama bu. Demokrasi mücadelesiyle emek mücadelesini aynı sürecin parçaları olarak görüyoruz ve demokrasinin olmadığı yerde emeğin haklarından, emeğin haklarının güvence altında olmadığı yerde de demokrasiden bahsedilemeyeceğini vurguluyoruz. “Demokrasi işçinin ekmeğidir” saptaması bir yanıyla da, piyasanın her sorunu çözeceğine hatta demokratikleşmeyi zorunlu kılacağına dair yanlış bir inanca dayanan “küreselleşme” adlı neoliberal ütopyanın sonuna gelindiği bir ortamda, demokrasiyi inşa edecek gerçek özneye de işaret ediyor, demokrasinin yeniden inşası sorunu emeğin sorunudur diyor. Bugün “piyasaların” demokrasiyi çok da önemsemediği, hatta kapitalizmin küresel krizi derinleştikçe, krizin faturasını geniş emekçi kitlelere yıkabilmek için demokrasinin yıkımına çanak tuttuğu, sermayenin sınırsız ve sorumsuz bir birikim yarışında demokrasiyi “palanga” olarak gördüğü, demokrasi bayrağının sermayenin sınırsız egemenliğine karşı işçi sınıfının bayrağı olarak yükselebileceği her gün daha fazla anlaşılır oluyor.
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 111Sayfa Aralığı: 54 - 59
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.