Ticaret, tarih boyunca malların, sermayenin, bilginin ve kültürel değerlerin dolaşımını da beraberinde getirdi. Ortaçağ’ın en çarpıcı örneklerinden biri, Venedikli Polo ailesinin Asya’ya uzanan yolculuğu oldu. Onların seferi, bireysel bir serüvenden çok daha fazlasıydı. Sermayenin nasıl dolaştığını, riskin hangi yollarla yönetildiğini ve girişimci ruhun hangi koşullarda biçimlendiğini anlamak açısından iktisat tarihine eşsiz katkılar sundu. On üçüncü yüzyılda bir yanda Doğu’da Moğol İmparatorluğu yükseldi, diğer yanda Batı’da Venedik ve Cenova gibi denizci cumhuriyetler ticarette güç kazandı; böylece Asya ile Avrupa arasındaki bağlar tarihte eşi görülmemiş ölçüde yoğunlaştı. İşte tam da bu bağlamda Marco Polo’nun yolculuğu ve onun ünlü Seyahatnamesi, dönemin ticaret yollarına, ekonomik ilişkilerine ve kültürler arası etkileşimlerine dair benzersiz bir tanıklık sundu. Bu nedenle kitabı yalnızca egzotik coğrafyaların tasvirinden ibaret görmek, eserin iktisat tarihi açısından sunduğu derinliği gözden kaçırmak olur. Seyahatname, aynı zamanda bir tür “ortaçağ ekonomik raporu” olarak da okunmalı ve içindeki iktisadi felsefenin değerinin farkına varılmalıdır.
Bir cevap yazın