Özel Bankaların İkilemi – Cihat Tokgöz


The Economist dergisinin 12 Ekim 2019 sayısı “Dünya Ekonomisinin Tuhaf Yeni Kuralları”1 ana temasıyla çıktı. Daha çok zengin ülkelerin ekonomilerinden yola çıkarak yaptıkları analizler için kullandıkları alt başlık da oldukça iddialı: ‘Ekonomilerin işleyiş şekli değişti, bu durumda ekonomi politikaları da değişmeli’. Peki ama nasıl? Dünyanın, en azından çok büyük bir kısmının, derdi düşük enflasyon –düşük faiz- düşük büyüme ortamı. Geleneksel yaklaşım, düşük işsizlik oranının yüksek büyümeye ve ısınan ekonominin de yüksek enflasyona neden olacağını söyler. Ama bu ilişki bir süredir ortalıkta yok ve hiç de geri gelecek gibi durmuyor. Bu ortamın oluşmasının kökeni 2007-8 krizine gidiyor. Normalde siyaset uzun vadeli iş gücü yaratmaya, gelir dağılımına ve büyüme dinamiklerine konsantre olurken, merkez bankaları kısa vadeli dinamiklerle ve ekonomik dalgalanmalarla baş etmeye çalışırlar. Ancak kriz bu görev dağılımında kalıcı olacak gibi görünen bazı değişiklikler yarattı. Krizi yatıştırmak için siyasetçilerden aldığı yetkiyle ve kurumsal bağımsızlık ilkesi nedeniyle merkez bankaları ekonomide neredeyse tek başına direksiyonun hâkimi haline geldiler. Parasal gevşeme gibi bilançolarının olağanüstü büyümesine yol açan geçici bir dizi tedbir aldılar. Ancak geçici diye düşünerek alınan bu tedbirler gün geçtikçe kalıcı hale gelmeye başladı.

Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 109
Sayfa Aralığı: 49 - 58

Bu makalenin tamamını okumak için satın almalısınız.

Bir cevap yazın