Geçtiğimiz yıl katıldığım bir akademik toplantıda sivil toplum ve Avrupa Birliği konulu bir oturumda deri montlu, eski solcu görünümlü, hippi eskisi bir İngiliz iş adamı konuşmasına Türkiye ve İngiltere toplumlarının ne kadar birbirine benzediği savıyla başladı. Savının en önemli dayanak noktası ise ‘iki toplumun da viskiye olan düşkünlüğü’ydü. Hippi İngiliz’in savını nasıl bir örnekleme dayandırdığı bilinmez, ama Avrupa Birliği konusundaki tartışmalarda en fazla karşımıza çıkan önermelerden biri de Avrupa macerası bağlamında Türkiye ve İngiltere örneklerinin benzerliği. 1942 yılında daha Avrupa Topluluğu kurulmamışken İngiltere başbakanı Winston Churchill’in Dışişleri Bakanı Anthony Eden’e söylediği, ‘eğer Rus Bolşevizmi kadim Avrupa devletlerini esir alırsa bu bir felaket olur. Umarım Avrupa ailesi aynı çatı altında ortak bir şekilde davranabilir, örneğin bir Avrupa Konseyi çatısı altında’ cümlesindeki ‘Avrupa ailesi’ vurgusu (Judt, 1996: 5), Atatürk’ün ‘muasır medeniyetler seviyesi’ne, ya da Tansu Çiller’in Gümrük Birliği’ni ‘Avrupalı olmanın en önemli adımı’ olarak tanımlamasına benzerdir bana kalırsa
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 76Sayfa Aralığı: 22 - 26
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.