Doğa içinde evrilen insan, tarih boyunca doğadan yararlanırken onu kontrol etmenin yollarını aramıştır. Sanayi Devrimi ile başlayan kırılma, ilk kez insanın doğa üzerinde hâkimiyet kuracak güce eriştiği imgesine sahip olmasına yol açmıştır. Doğa, kapitalist sistemin gelişimi ile kâra dönüştürülecek bir meta olarak, doğal kaynaklar ise bedel ödenmeden elde edilecek mallar olarak görülmeye başlanmıştır (Foster, 2002; Hardin, 1968). Toplumsal ve politik tepkiler, doğanın korunmasına yönelik düzenlemelerin belirginleşmesinde etkili olsa da; doğal alanların vahşice kullanımı, ekosistemlere kendilerini yenileme kapasitesinin üzerinde verilen zarar ekolojik bozulmayı derinleştirmiştir. İnsanın doğa üzerindeki tahakkümü, toptan bir yıkıma yol açabilecek iklim değişikliği sürecine de kapı aralamıştır. İklim değişikliği önümüzdeki yüzyılın en büyük sorunlarından biri olarak insanlığın karşısında durmaktadır. Sanayileşme süreciyle birlikte artan fosil yakıt tüketimi, atmosferdeki sera gazı dengesini değiştirerek yeryüzünde sıcaklık ortalamalarının artmasına ve buna bağlı olarak iklim sistemlerinin değişmesine neden olmaktadır. İklim değişikliğinin insan kaynaklı bir sorun olduğu bilimsel verilerle ortaya konmaktadır
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 91Sayfa Aralığı: 57 - 65
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.