1980’li ve izleyen yıllarda hâkim paradigmaya dönüşen neo-liberal yeniden yapılanma politikaları sonucunda bölüşüm ilişkileri, sistematik müdahaleler sonucunda, sermaye gelirleri lehine ve emekçilerin aleyhine bozuldu. Bu müdahaleler ile sosyal devletin geçmiş yıllardaki kazanımları büyük ölçüde tasfiye olurken, sosyal politikaların yerini, adına “serbest piyasa” denen cangıl aldı. Bölüşüm ilişkileri bağlamında düşünüldüğünde, neo-liberal yeniden yapılanma süreci ile birlikte en çok tartışılan kavramların başında popülizm geliyor. Türkiye’de yoksullar ve tarım lehine önerilen her iktisat politikası “popülizm” yaftası altında eleştirilerek kaynak sorunu gündeme getiriliyor. Devletin sermaye kesimi lehine dolaylı ve direkt olarak kullandırdığı kaynaklar göz ardı ediliyor. Küresel ölçekte servet ve gelir dağılımı bozuluyor. Şüphesiz, popülizm sadece bize özgü bir tartışma olarak da görülmemeli. L. Amerika’da bürokratik-otoriter devlet kavramı çerçevesinde tartışılan popülizm, Türkiye’den çok önceleri, L. Amerika ülkelerinde yaşanan krizin günah keçisi olarak ileri sürüldü.
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 97Sayfa Aralığı: 71 - 79
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.