Neoliberal Deneylerin Sosyo-Ekonomik Maliyetleri: Bir İlk Örnek Olarak Şili – Erdem Seçilmiş


Günümüz ekonomilerinin yüzleştiği en hayati problemden biri de gelir dağılımı eşitsizliğidir. 1929 Büyük Buhranı’ndan sonra iktisat tarihinde tecrübe edilen en etkili kriz olarak betimlenen 2008 Büyük Resesyon’u, adaletsiz gelir ve servet paylaşımının küresel ölçekte yarattığı menfi yansımaları açık biçimde gözler önüne sermiştir. Aradan geçen dokuz yıla rağmen hala gözlemlenen reperküsyonlar, tecrübe edilen resesyonun salt bir bankacılık ya da finansal krizinden öte sosyo-ekonomik bir buhran olduğunu işaret etmektedir. Diğer bir deyişle, yaşanan sorunsalın kökeninde Lehmann Brothers’ın batmasından ya da bir mortgage balonundan, daha köklü aksaklıklar yatmaktadır. 1970 sonrası Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ekonomisini tasvir eden iktisadi göstergeler irdelendiğinde, krizin tetikleyicisi niteliğindeki dağılımsal adalet problemini açık şekilde tespit etmek olanaklıdır. Grafik 1’de 1967 yılı sonrasında ABD’de gelir sınıflarının toplam gelir paylarındaki değişim aktarılmıştır. Görüldüğü üzere en yüksek gelire sahip %5’lik grubun aldığı pay %25’in üzerinde, en yüksek gelire sahip %20’lik grubun aldığı pay %15’in üzerinde artış göstermiştir. İkinci %20’lik grubun aldığı pay %5 civarında azalırken; üçüncü, dördüncü ve beşinci %20’lik grupların toplam gelirden aldığı pay %15-20 civarında keskin düşüşler göstermiştir. Piketty ve Saez’in (2003, 2013, 2014) işaret ettiği üzere ABD’de en yüksek %0.1’lik grubun sermaye kazançları dışındaki gelirden aldığı pay 1970-2010 yılları arasında %53; en yüksek %0.01’lik grubun sermaye kazançları dışındaki gelirden aldığı pay ise %39 artmıştır.

Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 81
Sayfa Aralığı: 33 - 41

Bu makalenin tamamını okumak için satın almalısınız.

Bir cevap yazın