Bir yanılsamadan mı ibaret olmuştu bütün bir yüzyıl? Ütopyanın bizzat kendisi olmamış mı idi sonsuz sayıda parçaya bölünüp kozmosun derinliklerine doğru savrulan? Ama bu durumda nasıl yaşanacaktı ki yer üzerinde? Mitolojinin tanrılarından Musa’nınkine, oradan da İsa’ya ve daha başkalarına hepsi en azından bin yıllık vaatler getirip koymamışlar mıydı insanın önüne? Hem de ta bilinmeyenden, gökyüzünün derinliklerinden dile getirmemişler miydi onları? İnsan da nasıl ve nereden düştüğünü bilemediği bu yer üzerinde; büyük yabancılaşmasını, büyük yabancılığını bunlarla aşmaya çalışmamış mıydı?
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 91Sayfa Aralığı: 107 - 113





Bir cevap yazın