Toplumların zaman tercihinin en iyi göstergesi tüketim ile tasarruf arasında yapılan tercihtir. Tüketime ağırlık veren toplumlar günü yaşamayı tercih ederken, tasarrufa ağırlık verenler de gelecekteki refahı daha fazla düşünüyor demektir. Türkiye’nin zaman tercihi çok açık olmuştur. 1950 sonrasında, Türkiye’nin daima ve mecbur kalmadıkça bugünü geleceğe, yani tüketimi tasarrufa (yatırıma) tercih ettiği hiç kuşku götürmeyen bir olgudur. Örneğin, 2016 yılının ilk altı ayında GSYH’nın % 70,2’sini yerleşik hanehalkları, % 16,9’unu da kamu kesimi nihai amaçla tüketmiştir. Başka bir deyişle, milli gelirin % 87’si tüketilmiştir. 2016 istisnai bir yıl değildir. Dönem dönem iniş çıkışlar olmakla birlikte, hem özel tüketim eğilimi hem de kamu tüketim eğilimi tarihsel olarak Türkiye’de hep yüksek olmuştur. Türkiye’nin tüketim eğilimi aynı zamanda başka ülkelere kıyasla da hep yüksek olagelmiştir. Hatta, OECD verilerine göre, 1970 sonrasında, Türkiye özel tüketim eğiliminin yüksekliği açısından adeta rakip tanımayan bir ülke durumundadır. Dünyanın belli başlı 41 ülkesi (35 OECD üyesi ülke ile OECD üyesi olmayan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Endonezya, ve Güney Afrika Cumhuriyeti) içinde Türkiye’nin ortalama tüketim eğilimi (yerleşik hanehalklarının tüketim harcamalarının GSYH’ya oranı), 1988-1998 dönemi haricinde, daima ya en yüksek (24 yıl) ya da ikinci en yüksek (12 yıl) olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin ortalama tüketim eğilimi 1970’lerin ilk yarısında yalnızca Meksika’nın ardından ikinci sırada yer alırken, 1975-1988 döneminde (1986 dışında) birinciliğe yükselmiş, 1998-2014 döneminde ise (üç yıl dışında) birinciliği kimseye kaptırmamıştır. Yerleşik hane halklarının ortalama tüketim eğilimi, son yirmi yılda OECD ülkelerinin toplamında % 61, Türkiye’de ise % 70 olarak gerçekleşmiştir.
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 73Sayfa Aralığı: 6 - 8
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.