Giriş
Sanat insanlığın önemli faaliyet alanlarından biridir. İnsanlık için çok önemli değerler yaratır. Hatta Victoria dönemi sanat eleştirmenlerinden ve sanatın politik ekonomisine ilişkin ilk kafa yoranlardan olan John Ruskin için sanatın “etkin içsel değeri” (effectual intrinsic value) toplumlardaki gerçek dönüşümleri gerçekleştiren “kültürel servetler (cultural wealth)” yaratır. Diğer bir ifade ile Ruskin’e göre sanat barındırdığı içsel değer aracılığı ile “kültürel servet” yaratmaktadır. Bu “kültürel servet” de toplumlardaki gerçek dönüşümü sağlayan temel faktördür. Bu içsel değerin etkili olması gerekir; etkin ol(a)madığı sürece sanatın içsel değerinin kendi başına bu dönüşümü sağlayamayacağını vurguluyor. İçsel değerin etkin olabilmesi ise kitlelerin sanatı anlayıp doğru değerlendirebilmesini (appreciation), bunun için de eğitim gerektiğini ve dolayısıyla kamuya ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. Bu bakımdan Keynes’den yıllar önce Keynes ile hemen hemen aynı düşünsel kümede yer alıyor. Aynı dönemin önemli iktisatçılarından John Stuart Mill ise gerçek dönüşümleri, sayısı artan “mutlu insanların” gerçekleştireceğini düşünmekte, mutlu insan sayısının artmasını da iktisadi servet artışına bağlamaktadır. Diğer bir ifade ile Mill “kültürel servet” kavramından, en azından bir bilimsel kavram ya da araç olarak, habersiz görünmektedir. Keynes ise sonradan anlaşıldığı gibi düşüncel olarak Mill’den çok Ruskin’e daha yakın durmaktadır.
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 125Sayfa Aralığı: 76-81
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.