Uygulanan politikalar genel olarak sermaye kesimini, özelde bu kesimin içerisinde iktidara yakın olanlar ile inşaat odaklı olanları açıkça desteklerken, emeği ucuzlatarak ve genel olarak halk kitlelerinin alım gücünü düşürerek Türkiye ekonomisinin içine sürüklendiği yapısal krizin yükünü kimin çekeceğini belirliyor.
Merkez Bankası, eylül toplantısında yaptığı faiz indirimiyle enflasyonu öncelikli bir sorun olarak görmediğini ve eksi reel faize dayalı kredi genişlemesiyle büyüme çabasının devam edeceğini teyit etti. Böylelikle önce “Çin modeli” olarak sunulan, sonrasında hem “Çin modeli”nin hiç de o kadar basit bir model olmadığının anlaşılmasıyla hem de daha “yerli ve milli” bir ad arayışıyla “Türkiye ekonomik modeli”ne çevrilen ekonomi politikaları uygulamaları da birinci senesini doldurdu. Eylül 2021’de başlayan faiz indirimleri yılın son 3 ayında da sürdürülerek politika faizi yüzde 19’dan yüzde 14’e indirildiğinde, buna döviz piyasaları sert tepki vermiş; Türk lirasındaki değer kaybı bir gece yarısı duyurulan “kur korumalı mevduat” uygulaması ve yine gece yarısı yapılan örtülü döviz müdahaleleriyle bir miktar kontrol altına alınmış ve faiz yükseltmekten kaçınılmıştı.
Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 144Sayfa Aralığı: 54-60
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.