Politik İktisat – Ekonomi Politik: Tarihsel ve Kavramsal Gelişim – Ercan Eren


Üç tane politik iktisat geleneğinden söz edebiliriz: a) Birey merkezli, b) ulus merkezli, c) sınıf merkezli. Hepsinde ortak nokta iktisadın tarih, siyaset bilimi, sosyolojiden bağımsız olmadığı, bütüncül olduğu yaklaşımdır. İkinci ortak nokta ise, bölüşüm temelli yaklaşımdır.

Politik iktisat kavramı, normatif iktisat (ahlak iktisadı), pozitif iktisat ve sanat (iktisat politikası) bütünlüğünü kapsamaktadır. Politik iktisadın kaynağı ahlak felsefesi, bilimidir.

Bu çalışmada ahlak felsefesi temelinden hareketle politik iktisadın ortaya çıkışı, “ekonomi” kavramının “politika”dan ayrılması ve politika kavramının geri dönüşü kısaca ele alınacaktır.

Politik İktisadın Ortaya Çıkışı

Bugün politik iktisat, en yaygın olarak, politik kurumların, politik ortamın ve ekonomik sistemin (kapitalist, sosyalist, komünist veya karma) birbirini nasıl etkilediğini açıklamada iktisat, sosyoloji ve siyaset biliminden yararlanan disiplinlerarası çalışmalara atıfta bulunmaktadır. Journal of Economic Literature sınıflandırma kodları, politik iktisadı üç alt alanda toplamaktadır: a) Bir ekonomik sistemde kaynak tahsisinde hükümet ve/veya sınıf ve güç ilişkilerinin rolü; b) uluslararası politik iktisat, uluslararası ilişkilerin ekonomik etkilerini incelenmesi ve c) siyasi veya sömürücü sınıf süreçlerinin ekonomik modelleri.

 Yunanca politika, şehir, devlet, toplum anlamına gelen “politik” ve Yunanca hane yönetimi anlamına gelen “ekonomi” kelimelerinin birleşimiyle kavramlaştırılan ve bir disiplin olan politik iktisat, 18. yüzyılda, ahlak felsefesinden ortaya çıkmıştır. Ahlak felsefesi kavramının altı çizilmelidir.1 Ekonomi ve politika isimlerinin yan yana gelmesi 1615 yılındadır. 

Bilindiği üzere, genel olarak 1500-1800 arası ulus devletlerinin ortaya çıkışı ve ticari kapitalizm, Merkantilist dönem olarak adlandırılmaktadır. 1615’te Fransa’da Antoine de Montchrétien’in ünlü kitabı Traité de L’economie Politique’te ulus devleti düzeyinde servet üretmenin yasaları ifade edilir. Bir diğer ifadeyle, ulus devletinin yönetimiyle ilgilidir. Politik iktisat hem politik hem de ekonomik faktörleri hesaba katarak bir ülkenin nasıl yönetildiğinin incelenmesi olarak anlaşılabilir. 

Fransızca ekonomi politik, İngilizce politik ekonomi olarak kullanılmıştır. Türkçe yazında, uzun süre ekonomi politik kavramı daha çok kullanılmıştır. 

Son zamanlarda, politik iktisat kavramının kalkış noktası olarak İbn Haldun’un 1377 yılında yayımlanan Mukaddime yapıtındaki kâr ve rızk ayrımına dikkat çekilmektedir. 

Politik iktisat, üretim ve ticaret ile ulusal gelir ve servet dağılımının hukuk, gelenek ve devletle ilişkilerinin incelenmesidir. 

Politik iktisatta bireyler ve toplum, piyasalar ve devlet arasındaki ilişkiler iktisat, siyaset bilimi ve sosyolojiden alınan araçlar ve yöntemler kullanılarak incelenmektedir. Bir diğer ifade ile iktisat, yalnız pür iktisat değildir. 

Politik iktisat kavramı, biraz önce ifade edildiği üzere, ekonomik düzenlemede devlete güçlü rol veren Merkantilist düşüncede ortaya atılmıştır. Teorik olarak ilk sistematik çalışma, Sir James Steuart’ın (1767) “Ekonomi Politiğin İlkeleri Üzerine Bir Soruşturma” kitabıdır. 

Fransa’da François Quesnay; İskoçya’da David Hume (1711- 1776) ve Adam Smith’le (1723-1790) başlayan süreçte Merkantilizme tepki olarak ayrı bir çalışma alanı ortaya çıktı. Alan yeni olmasına karşın, dayandığı fikirler özellikle 1500’lü yıllardan bu yana gelen fikir ve yaklaşımların yansımasıydı; Thomas Hobbes (1588-1679), John Locke (1632- 1704), Niccolò Machiavelli (1469-1527), Francis Bacon (1561-1626) vb.’dir. 

18. yüzyıl politik iktisadıyla birey-devlet ilişkilerinde yeni bir bakış açısı gelişti. Bireylerin çıkarları doğrultusunda hareket etmelerinin devlet politikalarından daha etkili olduğu vurgulandı. Artık, politik iktisat, büyüme ve daha sonra bölüşüm temellidir. 

Politik iktisat, Jeremy Bentham (1748–1832), James Mill (1773– 1836) ve John Stuart Mill’le (1806–73) birlikte, emek değer teorisinden fayda değer teorisine doğru evrilmeye başlamıştır. 

Birey merkezli Smith’in politik iktisat geleneğine karşı iki akım gelişti: Alman Tarihçi Okulu ve K. Marx’ın politik iktisadı. Friedrich List (1789-846)’i kalkış noktası alırsak, Alman Tarihçi Okulu’nda ulusal çıkar temelli iktisat yaklaşımı söz konudur. Buna karşın Marx, sınıf temelli politik iktisat önermiştir. 

Kısaca, üç tane politik iktisat geleneğinden söz edebiliriz: a) Birey merkezli, b) ulus merkezli, c) sınıf merkezli. Hepsinde ortak nokta iktisadın tarih, siyaset bilimi, sosyolojiden bağımsız olmadığı, bütüncül olduğu yaklaşımdır. İkinci ortak nokta ise, bölüşüm temelli yaklaşımdır. 

Burada önemli bir nokta ahlak felsefesi, bilim ve politik iktisada ilişkindir. İlk nokta, politik iktisadın ahlak felsefesinden doğduğudur. Teorik temellerini ahlak felsefesinde arayabiliriz. Kurucusu Smith ve İngiltere’nin ilk iktisat profesörü T. Malthus, ahlak bilimcilerdir. 

İkincisi, bilim üzerinedir. Elbette bilime ve özellikle fizik bilimine öykünme çok güçlüdür. Aydınlanma düşüncesi ve bilimcilik vardır. J. B. Say ve D. Ricardo bilim yanına işaret etmişlerdir. Yine de vurgu neoklasik iktisatçılar kadar güçlü değildir. Ahlak felsefesi, bilim ve sanat birlikteliğinden söz edilebilir. Örneğin J. S. Mill’in ünlü yapıtı Principles of Political Economy (1848) kitabının ana başlıkları aşağıdaki gibidir: 

Bölüm I. Üretim (Book I. Production). 

Bölüm II. Bölüşüm (Book II. Distribution). 

Bölüm III. Değişim (Book III. Exchange) 

Bölüm IV. Toplumun İlerlemesinin Üretim ve Bölüşüm Üzerindeki Etkisi (Book IV. Influence of the Progress of Society on Production and Distribution). 

Bölüm V. Hükümetin Etkisi Üzerine (Book V. On The Influence of Government). 

Kökleri ahlak felsefesine dayanan politik iktisat, başından beri oldukça normatif bir çalışma alanıyken, aynı zamanda nesnel ve değerlerden bağımsız bir bilim yaratma arayışı da vardır. Politik iktisattan iktisat kavramına yönelişi daha çok bu arayışta değerlendirmek gerekir.

Geçiş Dönemi 

1850’lerden 1890’lı yıllara, politik iktisattan iktisada geçiş yılları diyebiliriz. Formel biçimde Economics’in ilk kullanımı için 1875, Alfred ve Mary Paley Marshall 1879 (The Economics of Industry) ve A. Marshall’ın (Principles of Economics) 1890 kitabından söz edebiliriz. 1890 sonrası economics kavramı daha yaygın olarak kullanılmaya başlıyor. 

W. S. Jevons başta olmak üzere Neoklasik iktisatçılar iktisadın bilim olduğuna, matematiksel bilim olması gerektiğine vurgu yaparken, yine de politik iktisat içindedirler. Bir diğer ifadeyle pür iktisat, uygulamalı iktisat, sosyal iktisat (ahlak iktisadı, normatif iktisat) bütünlüğü içinde politik iktisada yaklaşırlar. Mill’dekine benzer bir ayrımı, örneğin L. Walras’ta görmek mümkündür. Pür iktisat, sosyal iktisat ve uygulamalı iktisat (sanat, iktisat politikası) çerçevesinde ayrı ayrı, ama bir bütün içinde yaklaşılmaktadır. 

Léon Walras’ta Bilim Ayrımları2 

Walras bilimleri ikiye ayırmaktadır: 1. Doğal bilimler, 2. Ahlak bilimleri. Doğal ve ahlak bilimleri kendi içlerinde pür doğal bilimler ve uygulamalı doğal bilimler; pür ahlak bilimleri ve uygulamalı ahlak bilimleri olarak ikiye ayrılmaktadır (Daal, 2005; Daal ve Walker, 2010). Pür doğal bilimlere örnek olarak matematik, fizik ve kimyayı; uygulamalı doğal bilimlere örnek olarak jeodezi, farmakoloji (ilaç bilim), sağlık bilimlerini (tıp) verilmektedir. Uygulamalı ahlak bilimlerine örnek olarak hukuk, etik ve teolojiyi verilmektedir (Daal, 2005; Daal ve Walker, 2010). 

Uygulamalı doğal bilimler, kişisiz (impersonel) şeylere karşı insanın yönetim kurallarıdır. Uygulamalı doğal bilimler insan ve şeyi (nesne) inceler; jeodezi, farmakoloji (ilaçbilim), tıp (Daal, 2005). 

Uygulamalı ahlak bilimleri, Her bireye karşı insanın yönetim kurallarının sağlanmasıdır (Daal, 2005). 

Walras’a göre bilimde üç aşama vardır; (Daal, 2005; Daal ve Walker, 2010) 

1. Pür teori, 

2. Uygulamalı teori veya sanat teorisi, 

3. Sanatın pratik uygulanmasıdır. 

Pür teori → Uygulamalı teori (sanat-art teorisi) → Sanatın (zanaatın) pratik uygulanması. 

Marshall’ın Political Economy yerine Economics kavramını 

kullanması, yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Burada bir noktayı işaret etmek gerekir; gerçekte Marshall politik iktisat ve iktisat kavramlarını “veya” anlamında kullanmıştır. Yani tam ikame kavramlardır. Marshall, diğer sosyal bilimlerden bağımsız iktisat anlayışına karşıdır. Aynı şekilde, “sokaktaki insanı”, gerçek insanı temel alma arayışındadır. Marshall ve Pigou, sorun çözmeye yönelik, sanat ağırlıklı, bilim yapma arayışındadırlar. 

Bir diğer nokta, Marshall ve Pigou Ahlak Bilimi bölümü hocalarıdır ve oradan iktisat bölümünü kurmuşlardır. Kısacası, gelişmeler onların niyet ettiği sonuçlar değildir. 

Aynı şekilde John Neville Keynes, “Politik iktisat ya da iktisat, ekonomik fenomenlerle ilgili bir doktrin bütünüdür” diye ifade etmiştir. Buna göre The Scope and Method of Political Economy (1891), adlı eserinde politik iktisadın (iktisat), normatif ve pozitif iktisat ve sanat (iktisat) politikasını içerdiğine işaret etmektedir. Buna göre normatif iktisat temellerinde, pozitif iktisattan faydalanarak, iktisat politikası başarılır. J. N. Keynes de 1884-1911 yılları arasında Cambridge Üniversitesi’nde Ahlak Bilimi hocasıydı. 

Economics kavramının nereden geldiği konusunda ilk ayrıntılı bilgiyi, W. S. Jevons’ın The Theory of Political Economy (1871) kitabının 1879 tarihli ikinci baskısına yazdığı önsözden alıyoruz: 3 

“Bazı yazarlar ‘plutology’ (servet bilim, plutoloji), ‘chrematistics’ (ticari ve parasal faaliyetler bilimi), ‘catallactics’ (piyasa teorisi ve ticaret bilimi) vb. yeni isimler önerdiler. Hiçbiri ‘economics’den daha iyi değildir. Kelime tanıdık ve eski terimle ilişkili olması yanında, ‘mathematics’, ‘ethics’, ‘esthetics’ ve bilginin diğer çeşitli branşlarıyla tam analoji formundadır. Ve dahası Aristo zamanından beri kullanılmaktadır. Mr. Macleod, bildiğim kadarıyla, son yıllarda adın yeni kullanıcısıdır. Cambridge’den Mr. Marshall da adapte olmuş görünmektedir. ‘Economics’in bilimin tanınmış ismi olacağı ümit edilir. Yaklaşık yüzyıl önceden beri Fransız iktisatçılar ‘a science economique’ olarak kelimeyi kullanmaktadır. Yeni ismi metinde kullanmakla birlikte, kitabın başlığını değiştirmedim.” (Skousen, 2005) 

Bu alıntının ortaya koyduğu üzere, Fransız iktisatçıları yüzyıl öncesinden ‘ekonomik bilim’ kavramını kullanmaktadır. Ayrıca, Marshall ‘economics’ kelimesini benimsemiştir. A. Marshall’da ‘economics’ kelimesiyle 1879 yılında eşiyle beraber yazdığı The Economics of Industry (Endüstri İktisadı) kitabında karşılaşıyoruz. Marshall, ‘economics’in bilim olduğuna dikkat çekmek yanında, özellikle ‘political’ (politik) kelimesinin altını çizmektedir: “Politik çıkarlar genellikle ulusun yalnız bir kısmının veya parçalarının çıkarları anlamına gelir. Bundan dolayı politik ekonomiyi bırakıp, basit olarak ekonomik bilimden veya kısaca ‘economics’ten konuşabiliriz.” (Marshall ve Marshall, 1879). 

Marshall’dan önce iki unutulan yazar “economics” kavramını kullanmıştır. Bunlardan ilki Julian M. Sturtevant’dir (1877). İkincisi ise, Jevons’ın da sözünü ettiği, Henry Dunning Macleod’dir (1878). Macleod 1875 yılında ilk defa, “physics”le bağlantı kurarak, “economics”i üretimden ziyade “değişim bilimi” olarak tanımlayan çalışmasını yayımlamıştır. Macleod’un ünlü fizikçi James Clerek Maxwell’e yazdığı ve aradaki ilişkiye dikkat çektiği bilinmektedir. Marshall’ın “economics” kavramını Macleod’den (1878) aldığı anlaşılmaktadır (Macleod, 1875, s.871-890). 

Bu arada 1890’larda üniversitelerde de sosyoloji, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler gibi bölümlerin ortaya çıktığını belirtmek gerekir. Yani genel akademik bakıştan uzmanlaşmaya doğru yönelim vardır. 

Marshall’ın etkisi altında ekonomistler, disiplinlerini Sir Isaac Newton’un (1642-1727) 17. yüzyıl fiziği gibi yapmaya çalıştılar: biçimsel, kesin, zarif ve daha geniş bir entelektüel girişimin temeli. Ekonomi araştırmalarına karmaşık matematiksel araçları getiren 

Paul Samuelson’ın 1947’de Foundations of Economic Analysis’in (İktisadi Analizin Temelleri) yayımlanmasıyla, politik iktisat ve iktisadın çatallanması tamamlanmıştır. Ana akım politik iktisat, daha geniş endişelerini çok geride bırakarak iktisat bilimine evrilmiştir. 

19. yüzyılın sonlarında “iktisat” terimi, 1890’da Alfred Marshall’ın etkili bir ders kitabının yayımlanmasıyla aynı zamana denk gelen matematiksel modellemenin yükselişiyle “politik iktisat” teriminin yerini yavaş yavaş almaya başladı. Daha önce, konuya uygulanan matematiksel yöntemlerin bir savunucusu olan William Stanley Jevons, kısa olması ve terimin “bir bilimin tanınan adı” haline gelmesi umuduyla ekonomiyi savundu. Google Ngram Viewer’dan alınan alıntı ölçüm metrikleri, “iktisat” teriminin kullanımının kabaca 1910 civarında “politik iktisadı” gölgede bırakmaya başladığını ve 1920’de disiplin için tercih edilen terim haline geldiğini göstermekteydi (Almeida, 2018). 

John N. Keynes’in ayrımını takiben, Lionel Robbins, iktisatçıların eski adı tekeller, korumacılık, planlama ve politikalar gibi uygulamalı konuları ayırması gerektiğini savundu (Almeida, 2018). Bunu Schumpeter’le paylaştı; Schumpeter, sosyolojinin etkisiyle iktisadın “pratik sorunları” (Schumpeter, 1954: 1141) terimini tercih etmişti (Almeida, 2018). 

“Politik iktisat” terimi, belirli bağlamlarla sınırlı olsa da varlığını sürdürmüştür. Uluslararası olarak, terim, nesnel bir değer teorisine dayalı Marksist ve diğer benzer yaklaşımları belirtmek için kullanılmaya devam etti. Daha sonra, genellikle “radikal” niteleyicisini ekleyerek, heterodoks yaklaşımlara atıfta bulunmak üzere seçilmiştir. Bu nedenle örneğin Gordon Tullock, “Politik İktisat” olacak dergiye “Kamu Tercihi” (Public Choice) başlığını atmıştır (Almeida, 2018). 

Yeni Politik İktisat – Siyaset Ekonomisi 

“Yeni Politik İktisat” (YPİ), en basit tanımıyla siyasetin ekonomik çalışmasıdır. YPİ, “politik iktisat (political economics)”, “politik makro iktisat (political macroeconomics)”, “makro politik ekonomi (macro political economy)”, “pozitif politik ekonomi (positive political economy”, “politik ekonomi (political economy)” kavramlarını da içermekte, kucaklamaktadır (Almeida, 2018). YPİ’nin gelişmesine etki eden görüşleri aşağıdaki başlıklarda toplayabiliriz: 

1. İktisat politikası kuramı (Theory of economic policy), 

2. Politik konjonktür dalgaları (Political business cycles), 

3. Kamu tercihi (Public Choice), 

4. Yeni kurumcu iktisat (New institutional economics). 

YPİ’nin mikro iktisatla bağlantılı alanları, kamu tercihi, yeni kurumcu iktisat, davranışsal iktisat ve mülkiyet hakları iktisadıdır. 

Politik makro iktisat (bazı yazarların YPİ’yle eşitlediği) “Konjonktür dalgaları, enflasyon, işsizlik, istikrar politikalarının yürütülmesi ve uygulanması, diktatörlük, demokrasi, eşitsizlik ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki, istikrarsızlık ve çatışma, kalıcı (persistent) bütçe açıklarının kaynağı, uluslararası entegrasyon ve ulusların büyüklüğünü kapsar. 

Siyaset Ekonomisi4 

Siyaset ve iktisat arasındaki ilişkinin kurulması yeni değildir. Ekonomi politik veya siyasal iktisat kavramları klasik ve Marksist iktisat için kullanılagelmiştir. Bazı görüşlere göre Marksizm siyasal iktisadın eleştirisi üzerine temellenmiştir. Özellikle A. Marshall’la birlikte siyaset ve iktisat kavramları birbirinden ayrılmıştır. İktisat kavramı, pozitif bilim çerçevesinde, siyasetten bağımsız, nötr çağrışımları içerecek biçimde kullanılmaya başlanmıştır. 

Keynes’le birlikte iktisat ve politika kavramları tekrar bir arada görülmeye başlanmıştır. Fakat kavramların içeriğinde değişme vardır. İktisat politikası ve daha sonraları istikrar politikaları kavramlarında, siyasetin iktisada müdahalesi, siyasetin iktisada “istikrar” getirmesi anlamında siyaset-iktisat ilişkisi vardır. Yani siyasi iktidarın ekonomiye müdahale etmesi, onu yönetmesi, belirlenmiş hedefler doğrultusunda düzenlemeler yapması söz konusudur. Bir anlamda iktisat politikasının yürütülmesi, sanatçının icrasına benzemiş, dönüşmüştür. Başarılı veya başarısız icra olabilir. Burada siyaset, dışsal bir değişken olarak iktisatla ilişkiye geçmiştir. 

Keynes sonrası gelişmelerde de genellikle Keynes çizgisi korunmuştur. Yani politika-ekonomi ilişkilerinde politika dışsal bir değişken olarak alınmıştır. Politika, ekonomiyi belirlemiş veya etkilemiştir. Ekonominin politikayı belirlemesi ve/veya etkilemesine fazla dikkat çekilmemiştir. 

Politika-ekonomi ilişkilerinin daha değişik içerikte ele alınmasında kamu tercihi analizi ve siyasal konjonktür dalgaları konusundaki yazın önemli bir rol oynamıştır.5 Ayrıca bu yazından kısmen bağımsız olarak son yıllarda politika-ekonomi ilişkileri incelenmektedir. Örneğin otoriter rejimlerde ekonomik ilişkiler veya demokrasilerde, geçiş toplumlarında ekonomi-politika ilişkileri gibi başlıklarda çeşitli çalışmalar ve yayınlar hızla artmaktadır.6 

Politika-ekonomi ilişkileri çerçevesinde birbirleri yerine kullanılan politikanın ekonomik kuramı, kamu tercihi, içsel politika veya yeni politik iktisat olarak adlandırılan iktisat ortaya çıkmıştır. (Jan-Peter Olters, 2001). Politikanın ekonomik kuramı yaklaşımında içsel büyüme kuramlarında teknolojinin içselleştirilmesi gibi, politikanın içselleştirilmesine özel bir önem verilmektedir. 

Politikanın ekonomik kuramının oluşumunda önemli bir kalkış noktası M. Kalecki (1943) ve J. Akerman (1947) de sözü edilen siyasal konjonktür dalgaları analizidir. Kalecki ve Akerman tarafından ilk taslağı oluşturulan seçim-konjonktür dalgası ilişkisi 1970’li yıllarda adaptif beklentiler çerçevesinde oportünisttik ve partizan siyasal konjonktür dalgaları analizlerinin geliştirilmesinin temelini oluşturmuştur. 1980 ve izleyen yıllarda oportünisttik ve partizan konjonktür dalgaları analizleri rasyonel beklentiler, eksik bilgi ve asimetrik bilgi çerçevesinde çok çeşitli boyutlarda ele alınmıştır.7 

Politikanın ekonomik kuramının oluşumunda bir diğer çizgi refah iktisadı, sosyal seçim kuramı ve kamu tercihi analizidir. Pareto ve Pigou temelli refah iktisadı Robbins, Hicks, Kaldor, Bergson, Samuelson, Lerner, Scitovsky ve diğerleriyle bir gelişim göstermiştir. Daha sonra K. Arrow’un olanaksızlık kuramıyla sosyal tercihler ve seçmen ilişkileriyle “sosyal yön” öne çıkmaya başlamıştır. J. Buchanan ve diğerlerinin çalışmaları bu ilişkilerin derinliğinin analizine olanak sağlamıştır. 

Kamu tercihi teorisi, politik ekonomiyle yakından iç içe geçmiş bir mikro temeller teorisidir. Her iki yaklaşım da seçmenleri, politikacıları ve bürokratları, daha önceki ana akım iktisatçılara atfedilen, bir tür sosyal refah işlevinden bireysel faydaları maksimize etmeye çalışan hükümet yetkilileri görüşünün aksine, esas olarak kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden kişiler olarak model alır. 

Politikanın ekonomik kuramında önemli bir aşama A. S. Downs tarafından 1957 yılında ortaya atılan oy maksimizasyonu ve ortanca seçmen kuramıdır. Downs’dan hareketle bugün için bağlantısı kolayca kurulan oy maksimizasyonu, ortanca seçmen kuramı, ideolojilerin firmaların mal sunumlarına benzetilmesi, partilerin popülarite fonksiyonları (özellikle büyüme, işsizlik ve enflasyon oranlarına bağlı olarak), oynak/ partizan seçmen oranı ve seçim sonuçlarının belirsizliği, seçmen davranışının ekonomik etkileri, oportünisttik siyasal konjonktür dalgaları, partizan ekonomik dalgalanmalar, adaptif beklentiler ve seçmenlerin miyopluğu, kısa dönem Phillips eğrisi, rasyonel beklentiler koşullarında eksik ve asimetrik bilgi nedeniyle oportünisttik ve partizan konjonktür dalgalarının oluşması konusunda çok sayıda çalışma yapılmıştır. 

Bu gelişim içinde 1990’lı yıllardan bu yana öne çıkan bir alan eşitsizlik, büyüme ve siyaset ilişkisidir8. Özellikle az gelişmiş ülkelerin birçoğunda ve hatta genelde dünyada ülkeler arası ve ülke içi gelir dağılımında eşitsizliklerin, kutuplaşmanın artmasının iktisadi büyüme, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik istikrar üzerine etkileri, üzerinde çok tartışılan konuların başında gelmektedir (Şekil 7). 

Yeniden Politik İktisat 

Politik iktisadın ahlak felsefesinden doğduğunu belirtmiştik. Politik iktisattan iktisada geçişte, iktisadı nesnel bir bilim yapma anlayışı temeldir. Bu açıdan normatif iktisat (değerler ve normlar), pür iktisat (pozitif iktisat) ve iktisat politikası (uygulama, sanat) sanat bütünlüğünden, normatif iktisat ve iktisat politikası ayrılmıştır. Aynı zamanda iktisat, daha matematiksel ve nicel bilim haline gelmiştir. 1970, özellikle 1980 sonrası siyaset iktisadı alanında oldukça yoğun gelişmeler söz konusudur. Bir önceki bölümde bu gelişmelerden söz etmiştik. 

Normatif iktisat, adalet fikri üzerine odaklanır. Refah teorisi, sosyal seçim teorisi, mekanizma tasarımı, vb. bu çerçeve içinde değerlendirilmelidir. 

2008 krizi ve sonrası gelişmeler, bölüşüm, adalet, eşitlik, yoksulluk sorunlarını çok daha fazla hissedilir hale getirdi. Yeni bir değer istemi üzerine ulusal ve küresel ekonomilerin kurgulanmasına dair çalışmalar artmaktadır. Bir diğer ifadeyle ahlak iktisadının geri dönüşü söz konusudur. 

Ahlak bilimi ve iktisadını kısaca özetleyelim: 

Ahlak Bilimi: Değerler seti çerçevesinde, antropoloji, kültür, sosyoloji temellerinde, insanın insanlarla ilişkisinin incelenmesidir. 

Ahlak İktisadı: Değerler setinden hareketle iktisadi faaliyetlerin şekillenmesini incelemektir. 

Geniş anlamda ahlak iktisadı, ekonomik işlemleri diğerkâmcı (altruistic) anlamının inşasıdır. (Ekonomik faaliyetlere diğerkâmcı içeriğin kurgusudur.) 

Ahlak iktisatçılarına göre, iktisat, değerleri gerçekleştirmeye çalışan bir disiplindir (Klamer, 2017). 

Ahlaki Değerler: Etik, ahlak, zihniyet, mutluluk, erdem, adalet, din, kimlik, rasyonellik, duygudaşlık, diğerkâmlık, kendi çıkarı, güven, itimat, iş birliği, karşılılık, özgürlük gibi değerlerdir. 

Ahlak bilim ve ahlak iktisadı çoğu zaman başka kavramlarla iç içedirler: 

Ahlak bilimi: İnsan bilimleri, metafiziksel bilimler, sosyal bilimler, manevi bilimler. 

Ahlak iktisadı: Politik iktisat, sosyal ekonomi, normatif iktisat, insan ekonomisi, sosyo-ekonomi. 

P. Rona ve L. Zsolnai‘ye (2018: 271-274) göre ahlak iktisadından hareketle, gerçekçi bilim anlayışı için aşağıdaki başlıklarda iktisat bilimi yenilenmelidir: 

  1. İktisat doğal bilimlere benzemez, ontolojik olarak nesnel süjeye sahip değildir, çünkü ekonomik yaşam, maddeden farklı olarak, insan niyetinin (amacının) ürünüdür. İktisadın objeleri, düşüncenin, teorinin ürünüdür. 
  2. Amaçlılık (niyetlilik), ekonomik fenomenlerin kurucu ve indirgenemez bir unsurudur. Doğal dünyanın objelerine benzemez, ekonomik objeler insan aklından türetilir. Niyetlilik, daha sonra döngesellikle iç içe geçmiştir. Çünkü ekonomik olayların her biri diğerini etkiler. Ekonomik olgu, tarihsel zaman ve mekânda oluşur. 
  3. Halk, pratik bilgiyi (veya bilgelik) kullanarak iktisadi kararlar alır. Pratik bilgi, bizim aksiyon yapmak için nedenlerimizin yansıması ve eleştirel değerlendirmesidir. Pratik bilgi, bizim toplam kapasitemizdir. Hislerimiz, zevklerimiz, deneyim, dürtü ve rasyonel akıl yürütme kapasiteye dâhildir. İktisat, teorik pür bilgiden ziyade pratik bilginin biçimidir. 
  4. Ekonomik yaşamda ontolojik olarak farklı ajan tipleri vardır. İnsanlar, özgür isteğe ve bilince sahip insanların hareketi; organizasyonlar, farklı ahlak kapasitelerde yapay insanlar gibi hareket ederler. Ekonomik etkileşimler, bireyler arasında; birey ve organizasyonlar arasında ve organizasyonlar arasında ontolojik olarak farklıdır. Ontolojik olarak farklı ekonomik etkileşimler tek bir modelde tasvir edilemeyebilir. Ontolojik olarak farklı ajan tiplerinin etkileşimlerini geliştirmek için farklı stratejiler geliştirilmelidir. 
  5. Ana akım iktisadın atomistik varsayımının tersine, ekonomik ajanların ilişkisi iktisadi yaşamda temel rol oynar. İktisadi ajanların seçimlerinin ana belirleyicisi, diğerleriyle ilişkiler ağının (network) kararlar üzerine etkisidir. Ajanların seçim ve aksiyonları, diğer ajanlarla ilişkileri muhafaza ettirir, güçlendirir, inisiyatif sağlar, geliştirir veya kırar, mahveder. Kimlik ve kendi bilgisi, ajanların ilişki bağının yönetilmesinde kritiktir. İyi, anlamlı ve karşılıklı faydalı ilişkiler, ajanların iyi olmalarına önemli derecede katkıda bulunur, sürdürülebilirliği ve rekabetçi avantajı arttırır.
  6. Ekonomik ajanlar farklı motivasyona sahiptirler. Bazısı sosyal, bazısı anti sosyal, geri kalanı kendi çıkarını düşünür. Ajanların motivasyonu kısmen istikrarlıdır. Fakat davranış içeriğinde değişebilir. İnanç sistemleri önemlidir.
  7. İyi çalışan bir piyasa ekonomisinde, politik yönetişim ve sosyal sorumluluk dengeli ve birlikte çalışır.
  8. Hediye ve bedavacılık, insan yaşamının temel gerçekleridir.
  9. İnsan mutluluğu ve refah çok yönlü ve kompleks bir olgudur.
  10. Korporasyon aktör ve faaliyet arasındaki birliğin kesilmesi sonucu doğmuştur. Firma içinde çıkar çatışmaları, farklı etik değerler ortaya çıkmıştır.
  11. İktisadi yaşamda farklı iş örnekleri tanımlanmalıdır; 1. Kâr amaçlı. 2. Sosyal ve finansal misyonların birleşmesi. 3. Sosyal misyonlar.
  12. Para çok güçlü fakat karmaşık bir kurumdur. Fonksiyonları birbirinden ayrılamaz. Çürüme ve yozlaşma göstergesi de olabilir.
  13. Mevcut ekonomilerde adalet açığı hayli yüksektir: Sosyal eşitsizlik, çok sayıda insan kaybı, biyosferin kötüleşmesi, iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin azalması.
  14. Adalet çok yönlü bir kavramdır, hepsini kapsayan tek bir teori yoktur.
  15. Küresel mallar (iklim istikrarı, biyolojik çeşitlilik, su vb.) insanlığın sürdürülebilirliği açısından hayatidir. 

    Sonuç 

    İktisat biliminin çeşitli yönleri vardır; formel bilim (mantık-matematik bilimi), mühendislik veya tıp gibi sorun çözme ve değerlerden bağımsız (ahlak bilim, normatif iktisat) değildir. Pür, nesnel bilim yapma arayışında, formel bilim öne çıkmıştır. 

    İktisat ve iktisatçıdan beklenen ise daha çok sorunları görmesi, çözmesi ve tedavi etmesidir. Makro iktisat genelinde, para politikası, maliye politikası, gelirler politikası, vb. politikalar bu arayışların ifadesidir. Bu arada uygulamalı bilimlerdeki gelişmelerin iktisat bilimine yansımaları da yoğun olarak yaşanmaktadır. 

    Kuram ile uygulama ilişkisinde iktisat, “doğası gereği” diğer bilimlerden, özellikle doğal bilimlerden farklıdır. İdeoloji, güç ilişkileri, değerler, kurumlar, gelenekler, normlardan bağımsız politika uygulanması mümkün değildir. Elbette politikanın uygulanması sanatı, beceriyi, ustalığı, inceliği içerir. Lakin soru açıktır, hangi değerler setine bağlı olarak uygulanacak? 

    Gelir ve servet dağılımında eşitsizliğin büyük boyutlara ulaşması, ahlaki değerleri ve dolayısıyla politik iktisadı tekrar gündeme getirmektedir. 

    Son Notlar 

    1. Ahlak felsefesinin ve dolayısıyla iktisadının başlangıç noktası olarak genellikle Aristo alınmaktadır. Aristo’nun insanı sosyal bir varlık (politik bir hayvan) olarak tanımlaması, toplum (değer)-birey ilişkilerinin kalkış noktasıdır. Aristo’da devlet, mutluluk, erdem, adalet öne çıkan kavramlardır. Aristo’da nihai amaç mutluluktur. Devamında doğal hukuktan özellikle söz etmek gerekir. İzleyen süreçte Orta Çağ düşünürleri, özellikle Thomas Aquino’nun Aristo, doğal hukuk ve Katolik dini düşüncesinin sentezi önemlidir. Süreci, Aydınlanma Dönemi izlemektedir. Burada özellikle farklı aydınlanma yorumları olduğunu belirtmek gerekir. Rasyonalizm (Fransız), bencillik, gelenek (İskoç) ayrı aydınlanma düşüncelerini yansıtmaktadırlar. Bu arada A. Smith’in düşüncelerinin temelinin İskoç aydınlanma düşüncesi olduğunu belirtmek gereklidir. A. Smith, T. Malthus ve nihayet J. M. Keynes (1938), K. Boulding (1969) iktisadın ahlak bilimi olduğunu belirten iktisatçıların başında gelmektedirler. Bugün ahlak iktisadı tartışmalarında tarihsel ve güncel olarak öne çıkan isimler A. Smith, Max Weber, K. Polanyi, J. M. Keynes, K. Boulding, Amartya Sen, J. Rawls, R. Nozick, G. Hodgson, D. McCloskey, E. Ostrom, D. Colander, S. Bowles, A. Klamer, P. Rona, T. Piketty gibi isimlerdir (Eren, 2019).
    2. Bu alt bölümdeki alıntılar için bkz. Eren (2019) Tam metin erişim mümkündür.
    3. Alıntıdaki atıflar için bkz. Eren (2020)
    4. Eren (2002) ve Eren ve Bildirici (2001)’den alınmıştır.
    5. Politik konjonktür dalgaları konusun ve ABD incelemesi için bkz. D. Hiefer, 1999. Politika-ekonomi ilişkileri konusunda çok ayrıntılı inceleme ve yazın için bkz. T. Persson ve G. Tabellini, 1999, s. 1398- 1482; P-R. Agénor ve P. J. Montiel, 1996.
    6. Örneğin R. Vintrobe (1998), otoriter sistemlerde ekonomik ilişkileri incelemiştir. Vintrobe (1998,s. 132) otoriter ekonomik sistemleri, a) Kleptokrasi (pür yeniden bölüşüm), b) Kapitalist otoriterlik (yeniden bölüşümün bastırılması, c) Komuta ekonomisi, d) Gölge ekonomisi temellerinde incelemektedir.
    7. Siyasal konjontür dalgaları konusundaki yazın ve analizlerin gelişimi için bkz. Alesina ve diğerleri,1997.
    8. D. Hibbs, 2001,s. 265-85 

KAYNAKÇA 

R. G. de Almeida, “From ‘What is New Political Economy’ To ‘Why is Everything New Political Economy”, DUKE University CHOPE Working Paper No. 2018-16, October 2018. 

E. Eren, “Siyaset Ekonomisi”, İktisat’ın Dama Taşları-2, 2002, s. 153-175. 

E. Eren, “Moral İktisadı ve Léon Walras”, Yıldız Social Science Review, 2019. 

https://www.researchgate.net/ publication/337797226_ MORAL_IKTISADI_VE_LEON_ WALRAS 

E. Eren, “İktisat, Bilim, Sanat, Mühendislik: İktisadın Tarihinden Notlar”,(Der.) D.G.Aydın ve H.Özel, İktisat ve Tarih, Siyasal Kitabevi, 2020. 

E. Eren ve M. Bildirici, “Türkiye’de Siyasi ve İktisadi İstikrarsızlık; 1980-2001”, İktisat, İşletme Finans Dergisi, Ekim 2001, s. 27-43. 

https://www.researchgate. net/publication/23532566_ Turkiye’de_Siyasal_Ve_Iktisadi_ Istikrarsizlik_1980-2001 

W. S. Jevons, The Theory of Political Economy, 2. Baskı, Macmillan, 1888. 

A. Klamer, “Economics is a Moral Science”, (Eds) Peter Róna ve László Zsolnai, Economic Objects and the Objects of Economics, Springer, 2018. 

H.D. Macleod, H.D, Economics for Beginners, Longmans, 1878. 

A. Marshall ve M.P. Marshall, M.P, The Economics of Industry, Macmillan, 1879. 

P. Róna ve L. Zsolnai, Economic Objects and the Objects of Economics, Springer, 2018. 

M. Skousen, Modern İktisadın İnşası, Adres Yayınları, 2005. 

J. P. Olters, Modeling Politics with Economic Tools: A Critical Survey of the Literature, IMF Working Paper, 2001. 

Sayı: İktisat ve Toplum Dergisi 140
Sayfa Aralığı: 7-16

Ercan Eren 1957 yılında Denizli'de doğdu. 1978 yılında istanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. Aynı fakültede yüksek lisans ve doktora yaptı. 1980-1993 yılları arasında Uludağ Üniversitesi'nde araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doçent olarak çalıştı. 1994 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ne profesör olarak atandı. Evli ve bir çocuk babasıdır. Ercan Eren, İktisatta Yöntem, Piyasa-Özgürlük ve Eşitlik, Makro İktisat, Mikro İktisat ve Türkiye'de 1998-1999 Krizinde Yönetici Davranışları (ortak çalışma) adlarında yayınlanmış beş kitaba sahiptir. Ercan Eren'in iktisatta yöntem, iktisat eğilimi, iktisadi düşünce tarih, piyasa ve etkinlik sorunları, geçiş ekonomileri, makro iktisat, siyaset ekonomisi alanlarında yoğunlaşan yüzden fazla makalesi yayınlanmıştır.

Bir cevap yazın